Skip Navigation Links

Akil Hülya ve hükümetin hülyaları

Hükümet, “İmralı Sürecine destek yüzde 70’lere çıktı” gibi kandırmacalarla kendini avuturken,halkın tepkisi ve endişeleri de giderek artıyor.

Gazete Köşesi   A+a-

10.5.2013
 
MEDYATİK BAKIŞ
 
Doğan Süslü
 
İletişim:0 532 728 45 53
 
 
 
Akil Hülya ve hükümetin hülyaları
 
 Hükümet, “İmralı Sürecine destek yüzde 70’lere çıktı” gibi kandırmacalarla kendini avuturken, halkın tepkisi ve endişeleri de giderek artıyor. Sahaya sürülen akil insanlarımız yurdun dört bir yanında ağırlıklı olarak tepkilerle karşılanıyor. Emniyetin, güvenlik güçlerinin yardımı olmadan bir yere adım atamıyorlar. Yandaş medya, akil insanların çiçeklerle, sevgi ve muhabbetle karşılandığını yansıtmaya çalışa da güneş balçıkla sıvanmıyor, gerçekleri gün gibi ortada duruyor…
 
 
 
Hülya Koçyiğit “ Göreve devam etmem…”
 
Bakın akillerimizden Hülya Koçyiğit süreçle ilgili neler diyor. İsterseniz konuyla ilgili haberi birlikte okuyalım; “Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan Hülya Koçyiğit, gizli bir planın parçası olduğunu hissetmesi durumunda heyetten ayrılacağını söyledi. Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan isimlerden Hülya Koçyiğit'e, ‘Gizli bir planın parçası olduğunuzu hissettiğiniz oluyor mu?’ sorusu soruldu. Koçyiğit, katıldığı televizyon programındaki soruya, ‘Tabi ki hayır’ yanıtı verdi. Koçyiğit, ‘Onu hissedersem bu göreve devam etmemek için izin isterim’ dedi.
 
 
 
“Para almıyoruz” diyemiyor!
 
Para konusuna da değinen sinema sanatçısı Koçyiğit ‘Akil insanlara 45 bin lira, 75 bin lira veriliyor diyenler var. Bu parayla pulla yapılacak iş değil. 50 yıllık kariyerinizi ortaya koyuyorsunuz. Para için yapılacak şey mi bu?’ diyor.
 
Dikkat ederseniz sevgili Koçyiğit yuvarlak bir cümleyle soruyu geçiştiriyor ve net olarak “Biz bu işten para almıyoruz” diyemiyor…
 
 
 
Silah yerine söz konuşur mu?...
 
Hülya Koçyiğit konuşmasının devamında ise ‘İşte silahlar sustu. Şimdi halkın siyasete, demokrasiye yakınlaşması gerekiyor’ diyen Koçyiğit şunları söyledi: ‘Ben bunu son derece inanarak yapıyorum. Çünkü barışın olacağına inanıyorum. Toplumun içinden geçtiği bu 30 yıllık sürecin içinde yaşadıkları ve bugün vardığımız nokta bir umut ışığı. Terör bitiyor, örgüt yurdu terk ediyor. Artık silahlar değil, söz konuşacak. Siyaset konuşacak. Bugüne kadar demokrasi diye yırtıyorduk kendimizi. Oldu işte...’” diyor…
 
 
 
Barışın B’si…
 
Sanırım Hülya hanım ‘oldu işte’ anlatımıyla süreci çevirdiği filmlere benzetmiş. Ne oldu? Bölücü örgüt mensupları onca askerimizi, polisimizi, korucumuzu, yurttaşımızı katlettikten sonra ellerini kollarını sallayarak gidiyorlar. Suçlulara, canilere hiçbir şey yapmamışlar gibi bakmak, onlara sevgi ve sempati beslemek mümkün olabilir mi? ‘Eylem yapıp kan döktünüz ama hepinizi suçsuz kabul ediyoruz?’ diyebilecek aymazımız var mı?! Bugün sadece silahlar geçici olarak susmuştur. Daha barışın B’sinden bahsetmek mümkün değildir. Kaldı ki örgüt mensupları çarşı yolu yaptıkları ülkemize diledikleri an tekrar kısa bir sürede gelebilecekler ve hainliklerine kaldıkları yerden devam edebileceklerdir…
 
 
 
Silahlar bırakılmadı sadece gömüldü
 
Bölgeden gelen haberlere göre bölücü örgüt mensupları uçaksavar, roketatar, M-16, Kannas, gibi ağır silahlarını mağaralara ve ormanlık alanlara gömerken, beraberlerinde korunma amaçlı Kalaşnikof gibi hafif silahlarını götürdüler. Örgüt üyeleri barındıkları mağaralarında girişlerini taş toprakla kapatarak kamufle ettiler… Yani eylem üstüne eylem yapan, kan döküp kan gölünde yüzen hainler bir daha dönmemek üzere, bir daha silahlarını ellerine almamak üzere Kandil’in yolunu tutmamışlardır. Geri çekilme şartlıdır, çok çeşitli tavizler ve özgürlükler istenmektedir. Bebek katiline aşamalı özgürlük talep edilmektedir. 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti, örgüt karşısında çaresiz, dağınık ve teslimiyetçi bir konumda gösterilmektedir. Yanlış olan budur. Devlet, devlet prestijiyle hareket edip, görüşmelere hakim olmalı, sürecin ağırlıklı olarak kuralını koyan ve uygulayan olmalıdır.
 
 
 
Kimse “Pardon” diyemez!...
 
Binlerce şehidimize, şehit ailelerimize ve gazilerimize hiç kimse “Pardon” deme hakkına sahip değildir!... Elin oğlu eli kanlı şekilde masaya oturacak, hükümetle el sıkışıp, olağanüstü tavizler koparacak, en önemlisi de işlediği suçlardan muaf olup, gidip Kandil’de dam üstünde bot dikecek!... Bunu da yüce Türk Milleti kabul edecek!... Vay yavrum vay… Bunlar milletten ve ülkeden iyice uzaklaşmışlar galiba. Sanırım uzayda yaşıyorlar ve Türkiye’nin gerçeklerini görmek istemiyorlar.
 
 
 
Şehitlerin kemikleri, gazilerin eklem yerleri!
 
Bin defa yazdık. Yüz bin kere yine yazarız. Barış’a ‘Evet…’ Ancak akil insanların ve iktidarın empoze ettiği şekilde değil… Eli silahlı ve kanlı bölücü örgüt mensupları mutlaka hukuki anlamda hesap vermeli, örgüt haddini bilip, koca bir devletle yürüttüğü sürecin kıymetini bilip, olmadık, olmayacak isteklerden vazgeçmelidir. 2000’li yılların başında terör nasıl bitme noktasına getirilmişse, yine aynı noktaya getirilebilir… “Barış” adı altında örgütün oyuncağı haline getirilmek üstelikte gizli kapaklı görüşmelerden bana göre Barış çıkmaz, Çıksa çıksa kaos çıkar… Silahların geçici olarak sustuğu şu günlerde akiller yerine sağ duyu konuşmalı, hükümet 70 milyonun yükselen tepkilerine kulak vermeli ve bundan sonra atacağı adımlara çok ama çok dikkat etmelidir. Ateşle oynayan hükümet, şehitlerin kemiklerini, gazilerin kopan eklem yerlerini, şehit analarıyla 70 milyonun yüreğini sızlatacak yanlışlardan derhal vazgeçmelidir…
 
 
 

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet