Skip Navigation Links

Lütfü Savaş’ı uyarmıştım!...

İnanın “Ben yazmıştım, ben söylemiştim” gibi cümleleri yazmaktan çok hoşlanmıyorum.

Gazete Köşesi   A+a-

MEDYATİK BAKIŞ
 
Doğan SÜSLÜ
 
İletişim:0 532 728 45 53
 
 
 
 
   Lütfü Savaş’ı uyarmıştım!...
 
   İnanın “Ben yazmıştım, ben söylemiştim” gibi cümleleri yazmaktan çok hoşlanmıyorum. Belli bir zaman sonra haklı çıkmaktan yorulsam da özellikle ayakları yerden kesilen kimi siyasiler, ne yazık ki biz gazetecilerin uyarılarını dikkate almıyorlar. Dikkat edin, ‘gazeteciler” diyorum. Bir de sadece adı “gazeteci” olanlar var onları işaret etmiyorum.
 
   Neyse gelelim konumuza. Biliyorsunuz Ak parti Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak mevcut başkan Savaş yerine Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i aday gösterdi. Yaklaşık 9 ay önce yani 4 Mart 2013 tarihli köşe yazımda “Lütfu Savaş’a eleştiri ve öneriler” başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım. Yazım halen www.8gunhaber.com ile yerel Vatan Gazetesi’nin arşivlerinde mevcut. Ben bugün köşe yazımdan bazı bölümleri sizlerle paylaşacağım. 4 mart 2013 tarihli yazımın tamamını okumak isteyenler www.8gunhaber.com’un arşivinden köşe yazıma ulaşabilirler…
 
   *Uyarılarım, köşe yazımda çok açıktı
 
   Bakın tam 9 ay önce satır aralarında Sayın Savaş’ı nasıl uyarmışım;
 
   “… Belediye Başkanı Lütfü Savaş, sunumu ve anlatımı sırasında hemen her şeyi tek başına yapmış bir havada anlattı. Onlarca projeyi sonlandıran, bir o kadar proje hazırlığı yapan teknik ekibinin beceresinden, belediye çalışanlarından kısaca kadrosundan ve ekibinden hemen hemen hiç söz etmedi. Antakya Belediye meclisinin, Ak Partili ve diğer partilere mensup meclis üyelerine, Ak Parti Hatay İl Teşkilatı’na ya da kendi destekçilerine, taraftarlarına teşekkür etmedi, şükran sunmadı. Sanki onca işin üstesinden Süpermen gibi yalnız başına gelmiş gibi bir hava yarattı…
 
    *Kötü adam…
 
   İnsan psikolojisinde yeri vardır. Bir film ya da dizi izleyen bir kişi, kendini dizi veya film içindeki başrol, yardımcı oyuncu, kötü adam, iyi adam ya da iyi kadın rolünde görebilir. Öyle anlaşılıyor ki Başkan Savaş, yerel siyaset ve hizmet dizisinde kendini hem başrol oyuncusu hem senarist hem de yönetmen olarak görüyor. Zülfü Livaneli gibi on parmağında on ayrı marifet olan kimlikler bile ekip çalışmasına, ekip arkadaşlarına inanıyor ve onları gerektikçe takdir ediyor… Demem o ki Antakya Belediye Başkanı Lütfü Savaş, bundan sonraki sunumlarında, slaytlarında biraz da ekibinden, meclis üyelerinden ve partisinden söz etsin. Gönül almak adına değil kendisine gerçekten yardımcı kimliklere teşekkürlerini iletsin…
 
   *Ana kalem ve kimlikler
 
   Kişileri, gazetecileri tanımak da, ‘say beni, sayayım seni’ kuralı içinde sayılabilir. Başkan Savaş, daha geniş halk kitlelerine ulaşmak istiyorsa, geniş yerel medya yelpazesinin ana kalem ve kimliklerini bugünden yarına tanıma çabasında olmalı, bu işe de kafa yormalıdır. Biz gazetecilerin arasında gerek gazeteleri, gerek mesleki başarıları, gerek köşe yazıları gerekse de medya dernek ya da cemiyet başkanı olmaları hesabıyla şöhretli arkadaşlarımız vardır. Lütfü başkan mutlaka onları ismen ve şahsen tanıyordur ama esasen, tanımadıklarını tanımaya gayret etmeli “her ilçeden bana üç, dört tanıdık gazeteci yeter” yanlışına girmemelidir…
 
   *Siyasi güçleri eşit mi?
 
   Payas’taki toplantıda Başkan Savaş’a, Parti ileri gelenleriyle örtülü bir restleşme yani ‘beni büyükşehir adayı göstermezseniz ben de MHP veya CHP’den aday olurum’ gibi bir restinin olup olmadığını sordum. Başkan Savaş “Ne Sadullah bey ne de ben restleşecek pozisyonda değiliz. Egomuz makamdan üstün değil” dedi. Lütfü başkan bunu söylerken bir sıkıntının olmadığını ifade etmek istedi. Ancak bunu söylerken, bana göre kendini Hatay Ak Parti’nin patronu Sadullah Ergin’le eşitledi ve sanki siyasi güçleri eşitmiş gibi bir hava yaratmak istedi. Ben bir Hatay yaşayanı olarak Başkan Savaş’ın yaratmak istediği siyasi güç eşitliğini gerçekten çok istedim. Ancak herkes biliyor ki siyaseten güçler eşit değil ve özellikle Hatay’da her daim Sadullah Ergin’in dediği oluyor… Artı, Ergin’e biat etmeyenlerin siyaseten ne durumda olduklarını hepimiz görüyor ve biliyoruz…
 
   *Tersten giydirirler!...
 
   Bu nedenle Sayın Lütfü Savaş dereyi görmeden paçaları sıvamasın. Kişinin kendinden emin olması oldukça güzel bir duygudur. Ancak bunun aşırısı insanın ayağını yerden keser. Akademik kariyerine siyaset için ara vermiş bir akademisyenin veto yiyebileceğini, rest görebileceğini veya siyaseten ekarte edilebileceğini de bilmesi gerekir. Anketlerde yüzde 64 başarı veya X bir dergi veya bazı yayın kuruluşları tarafından yılın başarılı belediye başkanı seçilmek, siyasi geleceğe çok sağlam bir dayanak olmaz. Türkiye ve Hatay siyasetinde zemin kaygan, yerel ve genel siyasetin başrol aktörleri de oldukça kurnazdır. Gereken hallerde ele ayağa dolaşan çırak ya da kalfa siyasetçilere, akademik cübbeyi değil siyasetin külahını tersten giydirirler…
 
   *Ben değil, onlar ne düşünüyor?
 
   Sayın Savaş, sevgili başkan beni bağışlasın. Naçizane öneri ve eleştirimle, kendisine yalakalık boyutundan uzak bir başarı reçetesi ya da aksi bir gelişmeye, kendini bugünden psikolojik olarak hazırlaması manasında bir uyarı gerçekleştirdim. Kendi adıma, işaret ettiğim noksanlarını gidermesi şartıyla Lütfü Savaş’ı, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı olarak düşünebilirim. Ancak benim düşünmem yetmiyor. Sadullah bey ve Hatay seçmeni, Lütfü bey için ne düşünür? Bence, onların düşüncesi önemlidir…
 
   *İlle de ben havası…
 
    Sevgili okurlar. Allah aşkına siz söyleyin. Bir siyasi daha nasıl uyarılır ve uyandırılabilir ki? Maalesef biz gazetecilerin iyi niyetli uyarıları çoğu zaman havada kalıyor. Nedeni de Lütfü Savaş gibi acemi siyasetçilerin etrafındaki bir avuç kılavuzdan geliyor. Savaş’ın akıl daneleri onu olası hayale sükûtlara hazırlamak yerine “Büyüksünüz başkanım. Siz Hatay’da olmazsanız bu iş olmaz! Ak Parti Genel Merkezi sizin alternatifsizin olmadığını biliyor. Sizi tekrardan aday göstermemek gibi bir yanlışın içine giremezler” türünden cümlelerle Lütfü Savaş’a coşku verdiler. Sırf kendi çıkarları için bazı siyasi gerçekleri telaffuz etmeyip, Savaş’ı bulunmaz Bursa kumaşı haline getirdiler. Başkan Savaş’ın kimyasını bozup Lütfu Hoca’ya “İlle de ben!” havasına soktular…
 
   *Savaş’ın yapacağı en akıllı iş
 
   Sonuç tersten giydirilen bir siyasi külah ve tam bir hayal kırıklığı. Sayın Savaş bu saatten sonra ne MHP’den ne de CHP’den yeni bir siyasi mücadelenin içine girmemelidir. Dar zamanda, iki partide de seçimi kazanamaz. Savaş’ın yapacağı en akıllı iş Mustafa Kemal Üniversitesine gidip yeniden akademik cübbeyi giymektir. Sayın Hocam beni yine bağışlasın. Sevgili hocam. Benim bugünkü önerimi de dikkate almaz ise 30 mart 2014 sonrası ben yine “Ben yazmıştım, ben söylemiştim” demek durumunda kalacağım.
 
   *Her yeni çorap canınızı daha çok acıtacaktır
 
   Lütfen yapmayın Lütfü Hocam. Gül gibi akademisyensiniz. Ülkeye, MKÜ’ye siyasetçi olarak değil de akademisyen olarak hizmet ediniz. Bunu yaparsanız zararın bir yerinden dönmüş olursunuz. Yapmaz iseniz kafanıza örülecek yeni çoraplara ya da arkadan giydirilecek yeni külahlara hazırlıklı olun lütfen… Her yeni çorap ve külah canınızı daha çok acıtacak ve belki de hayatla barışık olmaktan vazgeçeceksiniz. Aksine hayatı sevin hocam. Siyaset olmadan da sevin ve insanlara hizmetinizi siyaset kulvarı dışında da gösterin…
 
 

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
ramazan bayrami 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet