Merhaba dostlar… Bir süredir işlerimin yoğun olması nedeniyle yazı yazamamıştım. Bugün bir fırsat buldum. Ve yazmaya başladım. Wikileaks’in belgeleri gündeme tam oturmadan, CHP ilçe kongresi yapılmadan bu hafta yapılan KPSS saçmalığından bahsetmek istiyorum.
Evet bu hafta sonu KPS Sınavı yapıldı. Diyeceksiniz ki yine ne oldu? Bakın edindiğim bilgiye göre İskenderun Anadolu (eski adı Cumhuriyet) Lisesinde 20 no’lu derslikte önlisans sınavında öğrencilere yanlış kitapçık dağıtılmış. Sınav başlama süresi 14.30 kitapçıklar dağıtıldıktan 15 dakika sonra yanlış kitapçıkların dağıtıldığı fark edilip toplatılıyor. Ve tekrar kitapçıkların dağıtılması ile sınav başlama saati 15.05 yani 35 dakika geç başlıyor. Dağıtılan kitapçıklar ve optik cevap anahtarları işaretlenmiş, cevap anahtarları ise daksillenmiş vaziyette sınav başlamış. Sınav süresi ise lütfen 5 dakika uzatılmış.
Şimdi bu çocukların yerine kendinizi koyun ve düşünün. 2 yılda bir yapılan bu sınavda kaybedilen 4 yılın hesabını kim verecek? Yaşanan olumsuzluklarla zaten stresli olan öğrencilerin stresleri ikiye katlanmışken nasıl başarılı olacaklar? İşaretli cevap anahtarlarındaki şıkları düzeltmek isterken yaşadıkları ikilemleri kim telafi edecek? Peki 30 mu 5’den büyük? 5 mi 30’dan büyük? Zira 30 dakika geç başlayan bir sınav nasıl lütfen 5 dakika uzatılıyor?
Sınava katılan bir öğrencimiz medeni cesaretini gösterip şikayetçi olmuş. Ama keşke aynı salonda sınava giren diğer öğrencilerimiz de aynı medeni cesareti gösterebilselerdi. Keşke oldu bitti denilmese idi. Bakın burada ki kayıp sadece bir sınav süresi değil. Bu sınav 2 yılda bir yapılıyor. 2 yıl bu sınavı bekliyorsun. Bu sınavı kaybettin diyelim. 2 yıl sonra ki sınavı bekleyeceksin. Eder 4 yıl. Diyelim ki bu sınavı kazandı ve işe başladı. Ortalama 1.000,00 TL maaş alacaktı. 2 yıllık maaş kaybı 24.000,00 TL. 2 yıllıkta SGK Primi olacaktı. 2 yıl önce emekliliği hak edecekti. İşte; aman canım altı üstü bir kitapçık yanlış dağıtılmış, sınava 5 dakika eklenmiş zaten diyerek küçümsediğimiz aslında büyük kaybımız.
Önceki yazılarımda değinmiştim. Bayrak bizim millet olarak hassas olduğumuz bir konu. Bayrak, Vatan, Ezan ve Bağımsızlık dedin mi? Akan sular durur. Bazı kurum ve kuruluşlarımızın bu konuya önem ve hassasiyet göstermelerini istemiştim. Geçenlerde elektrik parasını yatırmak için Adliye postanesine gittim. Faturamı öderken oradaki memur kardeşimize dışarıya astıkları Türk Bayrağımızın kuruma yakışmadığını belirttim. Dışarı asılı bulunan bayrağımızın “yırtık olduğunu ve kurumunuza değiştirmelerini talep ediniz” dedim. Ama maalesef halen o yırtık bayrağımız orada durmaktadır.
Birazda ilçemizde yaşanan güzelliklerden bahsedelim. Belediye Başkanı Yusuf CİVELEK’İ emeğe ve insana verdiği değerden ötürü tebrik ediyorum. Bir işverenin bir işçisine çalışmalarından ötürü ödül vermesi güzel bir olay. Yine İskenderun Belediyesinin halka açık Volkan KONAK konseri de çok güzel olmuş. Belediyecilik halka hizmetle beraber halkı önemsemek, halkın sosyal ve kültürel gelişimlerine katkı sağlamaktır. Böylece halk ile belediyenin bütünleşmesi sağlanır. İskenderun Belediyesi yaptığı ve yapmakta olduğu sosyal etkinliklerle (Mahalleler arası Futbol Turnuvası, Satranç Turnuvası, Tiyatro gösterisi vs.) halk ile belediyenin bütünleşmesini sağlamaktadır. Bu etkinliklerde emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Yalnız bir konuya değinmeden edemeyeceğim. Sayın başkanım bu ödüllerden belediye çalışanları da ister. Benden söylemesi… Belediyemizin kadrolu işçi ve memurlarını da unutmayalım!
Hadi size bir güzellik yapayım. Birde fıkra anlatayım.
“Milletvekilinin biri bir köyü gezerken, bağlı olduğu değirmeni döndüren bir eşek görmüş.
Yanındaki köylüye sormuş;
- Bu eşeğin boynundaki zil ne işe yarıyor ?
- Efendim, demiş köylü, o zil sustuğunda eşeğin durduğunu anlıyorum. Müdahale edince tekrar harekete başlıyor.
Akıllıca ,demiş vekil peki eşek olduğu yerde durup başını sağa sola sallarsa nereden anlayacaksın durduğunu?
Anlayamam. Aman efendim, sizin gibi akıllı eşek buralarda ne gezer? Demiş.”
 

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!