İnsanlığın Ölümcül İhaneti

 

Çevre koruma, basit bir doğa severlikten öte, insanlığın varoluş mücadelesidir. Ancak, ne yazık ki, bu gerçeği hala anlamayan ve anlamak istemeyen büyük bir kitle var. Her gün dünyayı öldürüyoruz ve bu cinayete hepimiz ortak oluyoruz. Plajlarda bırakılan plastik şişeler, orman yangınlarına neden olan sorumsuz piknikçiler, denizleri dolduran atıklar... Bunların hepsi, insanlığın doğaya olan saygısızlığının trajik birer göstergesidir.

 

İçinde yaşadığımız gezegen, bir çöp kutusu değil! Ve doğa, bizim sınırsız kullanımımıza sunulmuş bir meta da değil. Ama görünen o ki, birçok insan için doğa sadece bir arka plan, bir süs. Gezegenimizdeki her bir canlının yaşam hakkını hiçe sayarak, doğanın kaynaklarını acımasızca sömürmeye devam ediyoruz. Ormanları kesiyor, denizleri kirletiyor, havayı zehirliyoruz. Bu gidişle, gelecekte çocuklarımıza anlatacak bir doğamız bile kalmayacak.

 

Hükümetler, büyük şirketler ve hatta bireyler olarak bu konuda karnemiz kırıklarla dolu. Kar hırsıyla yanıp tutuşan büyük şirketler, çevresel etkileri hiçe sayarak doğayı yok etmeye devam ediyor. Hükümetler ise, ekonomik çıkarlar uğruna çevre yasalarını görmezden geliyor. Ve bizler, günlük yaşamımızda basit çevre dostu alışkanlıkları bile hayata geçiremiyoruz. Her gün tükettiğimiz plastikler, attığımız çöpler, harcadığımız enerji… Tüm bunlar, dünyanın geleceğini karartıyor.

 

Artık uyanma vakti geldi de geçiyor. Eğer şimdi harekete geçmezsek, geri dönüşü olmayan bir yola gireceğiz. Doğaya olan bu ihanetimizin bedelini çok ağır ödeyeceğiz. Çevre koruma sadece birkaç çevreci grubun işi değil, herkesin sorumluluğudur. Her birey, her şirket, her hükümet bu konuda üzerine düşeni yapmalı. Gezegenimize daha fazla zarar vermeden, doğaya saygı duymayı öğrenmeliyiz.

 

Bu dünyada başka bir gezegen yok! Mars'ta koloni kurma hayalleri bir yana, şu an elimizde olan tek bir dünya var. Onu korumak, onurlu ve yaşanabilir kılmak bizim elimizde. Her geçen gün bu sorunu görmezden gelerek, sadece kendi sonumuzu hızlandırıyoruz. Doğaya ihanet eden her birey, her hükümet ve her şirket bu suçun ortaklarıdır.

 

Artık bu duruma sessiz kalamayız. Hep birlikte ayağa kalkmalı ve çevremizi korumak için harekete geçmeliyiz. Yoksa gelecekte, çocuklarımıza bırakacağımız tek miras, harap olmuş bir gezegen olacak. Çevreyi korumak, bir tercih değil, bir zorunluluktur. Bu zorunluluğu yerine getirmek ise hepimizin görevidir.