Skip Navigation Links

NELER OLUYOR BİZE

ülke olarak yitip gidenlerin ardından duyduğumuz derin acının içinde yüzerken bulduk kendimizi.

seda ağçam

Ctesi-Pazar Köşesi   A+a-

seda ağçamseda ağçam 
seda@8gunhabercom
Yeni yıl yeni umut derken, yepyeni başlangıçlar derken meğerse ülke olarak yitip gidenlerin ardından duyduğumuz derin acının içinde yüzerken bulduk kendimizi. Daha birini atlamazken bir diğer felaketle boğuşmak alışık olduğumuz bir tablo değil.
Üzülmek sadece insani olarak duyacağımız bir duygudan ibaretken, üzülmemek için hayat boyu çabalar dururuz. Daha geçen Elazığ depremiyle sarsıldık. Deprem öldürmez binalar öldürür diyen deprem dede nam-ı diğer Ahmet Mete Işıkara aslında yıllardır üzerimize serdiğimiz ölü toprakla karşı karşıya getirerek yüzleşmemizi istedi. Deprem doğal afet olabilir. Ama önlemini alırsak toprak altında değil toprak üstünde oluruz. Mızrak artık çuvala sığmıyor ne yazık ki! Sonu gelmeyen ben yaptım oldu zihniyetiyle başıboş bırakılan denetim mekanizması onlarca kişiye mezar oldu. Haberlerde çatlak binalarda imkânsızlıktan yaşamaya devam eden vatandaşların içler acısı hali hepimizin malumu fakat şu an için ellerinden gelen tek şey ölecekleri günü beklemek. İçiniz karardı değil mi? Ama onların da hayatı kapkara…
İhmaller zinciri koptu ve ülke olarak zor günler yaşamaktayız. Hayat pahalılığı değilse de günlük yaşamın stresi, okuduk adam olduk derken çat diye yüzümüze kapanan kapılar yüzünden işsizler ordusunun bir neferi olacağımız hiç aklımıza gelmemişti. Yıllarca mürekkep yaladık fakat avucumuzu da yalayacağımızı kimse söylememişti bizlere. Üstüne üstelik yalakalığın daha çok işe yaradığını öğrenmek saniyelerimizi almıştı. Eleştirmek yasak, tartışmak yasak, sorgulamak yasak, doğayı korumak yasak derken yaşamak da yasak deyip kapatalım ülkeyi ne dersiniz? Korku gecenin karanlığı gibi yavaş yavaş üzerimize çökerken kendimizi bile tanıyamaz olduk. Neresinden tutsak elimizde kalıyor umutlarımız. Bir de nerede o eski günler diye de hayıflanmamız yok mu ah sahiden nerede o eski günler vallahi o eski günler bugünlere gelse yanlış geldik herhalde deyip kaçarlardı. Ekmeği bölüşürdük kardeşim bir ekmek deme paylaşıldığında nasıl güzel olur bilir misin? İnsanlığını katık ederdin işte o ekmeğe.
Huzur vardı huzur. Öyle cafcaflı telefonlarla hava atacağız diye antin kuntin pozlardan ziyade vicdanın heykelini dikerdik kalplere. En güzeli de vicdan vardı. Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir diyen bir peygamberin ümmeti zalimliği kendine moda etmiş de bundan haberi yok. Gösteriş diye diye akla hayale gelmeyen yerlere musluktan akarcasına harcama yapan belli bir zümrenin israfıyla kaç fakir, kaç evsiz, kaç ihtiyaç sahibinin derdine derman olunur diye düşünen kalmadı artık. Devir değişti değişen sadece devir değil biz değiştik kardeşim biz. Acılarımızın kalbimizdeki yeri yıllar alırken şimdi ise yediğimiz acı biberin acılığının geçmesi kadar zaman alıyor. Neler oluyor bize diye kimsenin sorguladığı yok ki hem neden soralım ki? Düşünüyorum o halde varım( Descartes) belki de ihtiyacımız olan tek şey bu cümle. Düşünün ki varlığınızdan haberiniz olsun diyor zat-ı muhterem. Ama laf ola beri gele bu aralar en iyi yaptığımız şey kutuplaşmak ve uzaklaşmak.Belki de yaşadıklarımızı tek bir hikâye ile anlatmak istesem şu hikâyeyi sizinle paylaşmak isterdim ve paylaşıyorum: Zamanında sultanın biri ordusuyla sarayına dönerken, susadığını fark etmiş ve yol üstündeki bir eve konuk olmuş. Kapıyı çaldığında genç bir kızın çıkmış karşısına ve kendisinden su istemiş. Genç kız da size isterseniz nar suyu getireyim narlar bizim bahçeden demiş. Sultan da bu teklife çok sevinmiş. Nar suyunu içen sultan adetea mest olmuş ve kıza sorular sormaya başlamış. Bahçenin kaç dönüm olduğunu ve durumlarını sormuş. Sultan ikinci bardağı da isteyince o sırada aklından zaten durumları kötü iki üç kuruş sıkıştırdım mı ellerine bahçe benim olur diyerek keyiflenmiş. O sırada ikinci bardağı da içmeye başladığı sırada tadının ilki gibi olmadığı fark ederek hiddetlenmiş. Genç kıza çürük narları mı sıktın? Diye çıkışırken hayır sultanım aynı ağacın narlarından sıktım fakat siz bir fakirin malına göz koyarak niyetinizi bozdunuz o yüzden de içtiğiniz nar suyunun tadı bozuldu diyerek sultana güzel bir ders vermiş ve o sultan ülkesine döndüğünde ülkesini öyle güzel yönetmiş ki ülkesi adaletin timsali olmuş. Bu sultan dillere destan olmuş Nuşirevan’ın ta kendisidir. Kıssa benden hisseyi çıkarmak sizlerden…
2020, yılı Ocak ile başladı ama ocağımıza incir ağacı dikmeye devam ediyor. Allah ülkemizi daha beterinden korusun. Tüm şehitlerimize, Allah’tan rahmet yaralılara da acil şifalar diliyorum. Bakma sen herkesin öyle mutlu göründüğüne, Vicdan diye bir yer var ve orada herkes suçlu…(T.S.Eliot) Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.” (Tolstoy) Sanırım ne demek istediği anladınız. Kalın sağlıcakla….
 
 
 
 
 
 
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
makale kategorileri
ramazan bayrami 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet