Skip Navigation Links

İmar ve Hatay

Önceki yazımızda Hatay’ın önemini, hak ettiklerini, olması ve olmaması gerekenleri ifade etmiş, Hatay’ın 15 ilçesi özelinde

Sıtkı Alper Özdemir

Gazete Köşesi   A+a-

 tek tek değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştik.
Zira, şehirlerin geleceğini belirlerken, şehir karakterlerinin göz önüne alınması, şehir master planlarının çıkarılmasında kilit rol oynayacaktır. Tüm bu hususları, yaklaşımımızda en etkin rolü oynayacak olan gönlümüzdeki Hatay, gönlümüzdeki ilçeler başlığıyla şekillendirmemiz gerekmektedir.
Öyleyse bugüne dair neler oluyor, neler olamıyor diyerek gözden geçirelim.
Bugünlerde gündemde, Hatay’ın yıllarca şehirleşme ve imarlaşma yönünü belirleyecek olan Hatay Büyükşehir Belediyesinin çalışmasını yürüttüğü 1/5000’lik imar planı var. İlk düzenlemeler ilan edildi, itirazlar alındı, itirazlara cevaplar verildi. Yani süreç devam ediyor.
Süreç sonuçlanacak ve sonra ilçe belediyelerine sıra gelecek. Her ilçe belediyesi İmara esas 1/1000’lik imar planlarını düzenleyecek, yani kendi sınırlarındaki imarı tekrar şekillendirecek. Peki nedir, neden önemlidir bu durum ve bu süreçte kimler neler yapmalıdır?
Belki de en önemli soru kimler neler yapmalıdır? Çünkü, sonuçlanacak imar planlarına göre ömrümüzce yaşayacağımız şehirler şekillenecek, dahası çocuklarımız bu şehirlerde büyüyecek ve yaşayacaklar.
Bu bağlamda yapmamız gereken şey önce geçmişi ve şuanı analiz etmek, sonrasında bu analizlere göre hedef şehir stratejileri geliştirmektir.
Bir şehrin daha yaşanası olması, sosyal kullanım alanlarının planlanması, kamu kurum ve kuruluşları binalarının yerleşim bölgelerinin belirlenmesi, ulaşım hatlarının düzenlenmesi, avm gibi özel ticari ve sosyal alanların yerlerinin tespit edilmesi, yeşil şehirler oluşturulması, yani günlük yaşantımızda kullandığımız tüm imari yapıların yer tespitlerinin doğru yapılması ile doğru orantılıdır. Dahası şehir giriş ve çıkışları bize şehrin ne şekilde geliştiğini ya da içe kapandığını net bir şekilde göstermektedir.
Bu güne dair ilçeler özelinde birkaç tespit yapalım ve hep birilikte bu tespitler üzerine düşünelim öyleyse.
Hatay genelinde, sadece Antakya’ da bulunan çevre yolu gerçekten amacına uygun hizmet ettiği söylenebilir. Ancak diğer ilçelerimizde ise özellikle İskenderun ve Belen’de hala çevre yolumuz bulunmamaktadır.
İskenderun’da henüz çözüme kavuşamayan ana arter üzerindeki alt geçitlerden oluşan yolumuz. Şehir ara caddeleri ile ana yol bağlantıları doğru sağlanamadığı için şehir trafik yoğunluğuna çözüm olamamış durumda. Hatta eskisinden de kötü durumda.
Karaağaç mahallesi, Arsuz ilçemize bağlı olmasına rağmen, ikamet eden vatandaşlarımızın günlük yaşantıda İskenderun’la direk bağlı olduğu aşikar. Hızla büyüyen ve yapılaşan Karaağaç mahallemizin caddeleri ve sokakları büyüklük ve bağlantı bakımından uzun yıllardır değişmedi. Bu yoğun yükü mevcut yol düzenimiz ne kadar daha kaldırabilir acaba.
İskenderun’da adliye, üniversite ve avm kavşağı bu üç yapının konumları neticesinde tıkanmış durumda.
Belen’de ise dağın iki yakasını birbirine bağlayan geçit konumunda olmasından dolayı yol 1,5 milyon nüfusluk Hatay’ın tüm yükünü çekmeye çalışıyor. Herhalde kaldıramadığını tüm Hatay görmekte.
Ayrıca bu ilçemizde tüm yük, Tosyalı Camii ile Atatürk Parkı ışıkları arasındaki 500 mt lik kısımda yığılmış durumda. Resmi dairelerin, çarşının, pazar alanının bu dar alanda olması da şehri kitlemesi açısından yeterli sanırım.
Belen’deki Tosyalı Camii ve İskenderun’da, sahilde yapılan Atakaş Camii konum ve güzellik olarak şehirlerimize değer katmakta. Ancak bu gibi toplu olarak kullanılan yapılarda otopark düzenlemelerinin olmamasına şaşmak gerekir. Cuma vaktinde ya da bir cenazede, gelen vatandaşlarımızın araçlarını yollara park etmek zorunda kaldıkları gözler önünde.
Millet parkında durum aynı. Toplu kullanım alanlarında, aynı anda kullanacak kişi sayısı hesaplanabilirken, araçların ne olacağı düşünülmemesi oldukça çağ dışı sanırım.
Bu gibi örnekler ve tespitler çok. Şimdilik sadece bir kaçını konuştuk.
Genel bir bakışı teknik olarak ortaya koymak gerekirse, trafik yükünü azaltmak için uygun yol bağlantılarımızın olması ve artan araç yüküne cevap verebilecek yeni arterlerin ve otoparkların yapılması gerekmektedir.
Ayrıca kavşaklarda ışık düzenlemeleri, kazaları azaltıp yaya geçişlerine müsade etmesine karşın trafik yükünü artıracaktır. En güzel örneği İskenderun, en güzel örneği Belen’dir. Çünkü, her kırmızı ışık araçların toplu hale gelmesine ve yoğunlaşarak trafiğin artması anlamına gelmektedir.
Çözüm mü?
Çözümü, araç trafiğinin devamlı akışına izin verecek alt ve üst geçitler ya da servis yollarının oluşturulması, yayalar için uygun alt ve üst yaya geçitlerinin inşa edilmesidir. Tabi ki şuanda şehirlerimizde maalesef yanlış inşa edilmiş olanlar gibi değil.
Tüm bunların yanı sıra, genel anlamda şehirlerimizde araç trafiğini rahatlatacak en önemli unsur otopark sıkıntılarıdır. Yukarıda bahsettiğimiz toplu kullanım alanlarında otopark olmaması, ayrıca ikamet edilen binaların otoparklarının da olmaması trafik yükünü net bir şekilde arttırmaktadır.
Otopark Yönetmeliğinde, binalarda otopark zorunluluğu, ertelemelere rağmen 2020 yılından itibaren yürürlüğe koyulacak. Güzel bir haber. Bu güne kadarki uygulamada, imar ruhsatı alınan binalarda otopark yapmayan müteahhitler belediyelere otopark harcı ödüyorlardı. Yani ben yapamıyorum, sen yap anlamına gelen bir uygulamaydı. Söz arasında bunu da soralım öyleyse, otopark harcı olarak alınan paralarla belediyelerimiz vatandaşların kullanması için kaç tane, kaç m2 lik otoparklar inşa etti? Ya da araçların kullanacağı yollara neden hala park yapmak zorundayız? Bir başka soru da, otopark harçlarıyla yeterli şekilde otopark yapılmadığı için neden devletin yoluna otopark parası ödemek zorundayız? Hatta bir soru daha, para ödediğimiz park halindeki aracımıza çarpılırsa, parasını verdiğimiz bu parkın kaskosundan yararlanabiliyor muyuz, yasal olarak hakkımız nedir?
Bahsettiğimiz bu hususların hepsi yaşadığımız Hatay ve ilçelerinin bugünü.
Önemli olan bizler yarın için neleri planlıyor ve nasıl bir şehir istiyoruz.
Bence ilgili tüm kurum ve kuruluşların, STK ların, Mimar ve Mühendis Odalarının, Belediyelerin, Milletvekillerinin, teknik bakış açısına sahip tüm Hatay’lıların konuşmasının ve masaya oturmasının tam vaktidir.
1/5000 ve 1/1000’lik yeni imar planlarımızla Hatay’ın ve ilçelerinin geleceği yeniden planlanmaktadır.
Durum ben Hatay’ı seviyorum diyen herkesin sorumluluk almasını gerektirmekte, günlük siyasi rantlardan uzak, siyaset üstü bakışla değerlendirilmelidir.
Mevzu, eline parke taşı alıp döşemekle, bir rulo ile bordür taşına boya sürmekle ya da fotoğraf çektirmekle sempatik olunamayacak kadar ciddi, geçiştirilemeyecek kadar ehil duruş sergilemeyi gerektirmektedir.
Yarınlarımız hak ettiğimiz gibi daha mutlu ve daha yaşanabilir bir Hatay için gelsin.
 
Saygılarımla,
 
Sıtkı Alper ÖZDEMİR
İnşaat Yüksek Mühendisi
 
İnstagram/ alper_ozdemirr
Facebook/ alper.ozdemir.564
 
 
 
 
 
 
 
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet