Skip Navigation Links

Ömür Bir Nefes Arası

Kısa süre içinde yakın arkadaşlarımın babalarını kaybetmeleriyle aklımdan hiç çıkmayan ölüm bir kez daha aklımdaki yerini genişletmişken

seda ağçam

Gazete Köşesi   A+a-

seda ağçamseda ağçam 
seda@8gunhabercom
dün gözyaşlarıyla toprağa verdiğim kedim bu dünyanın ve içindekilerinin ne kadar da geçici olduğu gerçeğiyle yüzleşmemi sağladı.
Aslında hepimizin farklı zamanlarda hatırladığı tek şeydir ölüm. İnsan, zaman denen kavramın sancılarını yaşarken ölümü bir kurtuluş olarak gördüğünden midir bilinmez ama bir yanıyla dertlerimizin son durağı olarak görmüştür onu. Her zamanki gizemini koruduğunu biliyoruz. Bizi en çok ilgilendiren fakat hakkında en az şey bildiğimiz konu da değil midir kendisi?
Ölümü tanımlamaya kalksak, herkes başka şeyler söyleyecektir eminim. Kimine göre nefesi ensemizde olan soğuk bir son, kimine göre gelişi her zaman erken olan bir misafir, kimine göre de kurtuluş yoludur. Hak âlemine göre de ölüm bir son değil başlangıç olarak kabul edildiğinden bu bakış açısıyla kaybettiğimizi sandıklarımızın o anki hallerine seviniyoruz bile diyebiliriz. Mükemmel bir teselli yöntemi. Hele bir de onların bir yerlerden bizi seyrettiğini bilmek çifte ikramiye gibi bir şey olmalı. Peki, böyle olduğunu nereden biliyoruz. Bu durumu deneyimleyip dünyaya tekrar dönmediğimize göre sanırım hakkında doğru sandığımız şeyler şehir efsanesi olmaktan öteye gitmiyor. Herkese göre de daha ölüme çok var diye düşünüp gününü gün etmeye devam etmek onunla ilgilenmekten çok daha cazip geliyor.
Hayatın her zaman film olduğunu düşünmüşümdür. Herkesin bir rolü olduğuna ve ancak bu roller oynandığında evrenin çarklarının döndüğüne kanaat getirmişimdir. Kendimi bu şekilde kaptırmış giderken aklıma, Montaigne’inin ‘Dünyaya geldiğimiz gün bir yandan yaşamaya bir yandan ölmeye başlarız’ sözü geliyor ve bu mücadelenin ölümle son bulacağı düşüncesi beni bilinmezliğe doğru sürüklüyor. Hiç bilmediğimiz bir deneyim bizi bekliyor ve o olayın nasıl meydana geleceğini bilmemek itiraf etmeliyim bana iyi şeyler hatırlatmıyor. İşte bu yüzden insan, geleceğini düşünmeli cümlesinden çıkarmamız gereken ders, rahat bir yaşamın sağlanmasının ötesinde ölümünü düşünerek bir şeyler yapmalı öbür dünya için yatırım yapmalıdır. Bunun yolu da bu dünyada istenen basit bir kuraldı. İyi olmak, insan olduğunu hatırlamak ve kişisel arzular yerine evrensel çıkarları düşünerek dünyayı cehenneme çevirmemek gibi yollardan geçiyor. Yüreklerin yangın yeri olduğu günümüzde sanırım birilerinin insan olduğunu unuttuğu söylersek yalan konuşmamış oluruz.
Sahi neydi bize ölümü unutturan şey? Sevgi, hırs, tutku, para, azim, hayaller, aşk bunlardan hangisi sizi yarına mutlu uyanmak için tetikliyor. Ya da şöyle sorayım yaşamak için bir sebebiniz var mı? Yoksa fotosentez yapan bitkinin bile faydasını gördüğümüz şu koca evrende sadece yemek içmek ve korkularınızı büyütmekle mi meşgulüz? Peki hiç yaşamadan ölmek sizi korkutmuyor mu? Hayatınızın hikâyesini yazarken kalemi başkasının tutmasına izin vermeyin. (Harley Davidson) diyen adam sizce sadece bunu meşhur olmak için mi söylemiştir. Devamlı kullandığım cümledir. Siz siz olun başkası olmayın. Başkasının canını acıtmadığınız sürece yüreğinizden geçen her şeyi yapmak için onay mı bekliyorsunuz? Baksanıza ölüm sürekli bize göz kırpıyor. Sizse hala değmeyenler için gözyaşı döküyorsunuz. Birbirinizi sevdiğinizi göstermek için Azrail’in aranıza girmesini mi bekliyorsunuz? Ya da kim ne der korkusuyla sandıklara kilitlediğiniz, yaşamaktan korktuğunuz çılgınlıklarınızı yapmak için deli raporuna ihtiyacınız mı var? Anlayın artık ağzınızla kuş tutsanız neden gözüyle tutmuyor diye eleştirileceksiniz. Durum böyle iken kendinizi kısıtlamanın anlamının da olmadığını anlamışsınızdır sanırım. Size bir sır vereyim mi hiçbir şey ölümden daha ciddi değilken bu kadar ciddiyet çok sıkıcı geliyor bana. O yüzden elimin boş gideceği yere yüreğimi bir sürü güzellikle doldurup öyle gitmeyi tercih ederim.
Size son bir tavsiye ölümlü dünya der dururlar ama size hiç ölmeyecekmiş gibi davrananlar var ya hırslarından, kötülüklerinden, akılları sıra kurnazlıklarıyla kendini bir halt sananlara işte onlara inat siz onları ölümsüz sevginizle kucaklayın. İşte o zaman ruhunuzu sonsuz bir özgürlüğün mabedinde konuk etmiş olacaksınız. Gönlünüzün sarayını inşa etmek için kimseden izin almanıza gerek yok unutmayın insanın özgürlüğü istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasıdır(J.J.Roousseau )
Ölümün hızla size yaklaştığı gerçeğiyle yaşarken, kendiniz olmaktan uzaklaşmayın. Yoksa yaşadığınıza pişman edenler, sizi öbür tarafa da pişman gönderecekler. Ömür bir nefes arası ve size de gelir sırası o yüzden sizi keklemeye çalışanlara değil, size incelikle yaklaşanlara kulak verin. Kalın sağlıcakla...
 
 
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
makale kategorileri
 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet