Skip Navigation Links

Af Yasalarının Sıklığı Vergiye Gönüllü Uyumu Nasıl Etkiliyor?

Yeminli Mali Müşavir Davut Taşdelen'İnceleme ve Tarhiyat Safhasında Bulunan İşlemler Yönünden Yeni Vergi Affı'nı sizler için kaleme aldı.

Davut TAŞDELEN

Gazete Köşesi   A+a-

Yeminli Mali Müşavir Davut Taşdelen"İnceleme ve Tarhiyat Safhasında Bulunan İşlemler Yönünden Yeni Vergi Affı"nı sizler için kaleme aldı.

Ülkemizde vergi aflarının sıklıkla çıkarılması nedeniyle vergiye gönüllü uyumun zedelendiği açıkça görülmekle birlikte yakın tarihimizde 2003 yılında çıkarılan 4811 sayılı ve 2011 yılında çıkarılan 6111 sayılı yasa ve uygulamasındaki gibi birçok faydası da olmuştur. Yeni af yasanın genel gerekçesinde belirtilen amaçlar ve ülkemizin içinde bulunduğu durumlar dikkate alındığında af yasasının çıkarılması hem idare hem de mükellefler açısından ciddi faydalar getireceği de açıktır. Buradaki en büyük sorun, af yasalarının sıklığı ve dürüst mükelleflerin haklı serzeniş ve taleplerinin karşılanmamasıdır. Buradaki sorun ülkenin gelişmişlik seviyesinin artması ve vergi ödevlerini süresinde ve eksiksiz yerine getiren dürüst mükelleflere bazı kolaylıklar getirilmesi ile giderilebilecektir.
 

6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun 03.08.2016 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş olup, resmi gazetede yayımlanması ile birlikte yürürlüğe girecektir. Bu kanunun hem içerik hem kapsam hem de amaçları itibariyle af niteliğinde olduğu açıkça görülmektedir. Bu yazımızda, inceleme ve tarhiyat safhasında olan işlerle ilgili olarak kanunda getirilen düzenlemeler değerlendirilecektir.

 
Mükelleflerimiz, haklarında herhangi bir vergi incelemesi başlanmamış ise af yasası yayınlandığında süresinde müracat ederek matrah artırımı yaparsa (213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasındaki “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler” hariç) her halükarda yasadan yararlanabilirler.  
 
İncelemeye başlanmış mükelleflerde ise, bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ayın başından itibaren bir ay içerisinde incelemenin sonuçlandırılamaması halinde, mükellef de matrah ve vergi artırımından yararlanmış ise, inceleme sürecindeki işlemlerine devam edilmez. 
 
Bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ayın başından itibaren bir ay içerisinde incelemenin sonuçlandırılması halinde ise, inceleme veya takdir sonucu tarhiyata konu matrah veya vergi farkı tespit edilmesi hâlinde, inceleme raporları ile takdir komisyonu kararlarının vergi dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihten önce artırımda bulunulmuş olması şartıyla inceleme ve takdir sonucu bulunan fark, 5. maddenin birinci (Gelir ve Kurumlar vergisi matrah artırımı), ikinci (Gelir ve Kurum Stopaj Vergisi vergi artırımı) ve üçüncü (KDV vergi artırımı) fıkra hükümleri ile birlikte değerlendirilir. Yani, inceleme elemanı bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ayın başından itibaren bir ay içerisinde incelemeyi bitirirse raporla önerilen matrah ve vergi geçerli olacak ve yasanın matrah ve vergi artırımı yönünden yapılan düzenlemelerine göre artırılan matrah ve vergi, inceleme sonucuna göre bulunan matrah ve vergi farkından tenzil edilecektir. 
 
İnceleme ve tarhiyat safhasında bulunduğu halde bu kanunun 5. Maddesinde belirtilen matrah ve vergi artırımından yararlanılmaz ise, kanunun 4. Maddesinde belirtildiği gibi, inceleme sonucuna göre tarh edilen vergi ve kesilen cezaların belli oranları ödenir.
Vergi af yasasının 4. Maddesinde; “(1) Bu Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce başlanıldığı hâlde, tamamlanamamış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine bu Kanunun matrah ve vergi artırımına ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla devam edilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin %50’si ile bu tutara gecikme faizi yerine bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %25’inin; ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ilk taksit ihbarnamenin tebliğini izleyen aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde altı eşit taksitte ödenmesi şartıyla vergi aslının %50’sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın %75’inin, vergilere bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilir.” Denilmektedir. 
 
Defter, kayıt ve belgelerin yok edildiği veya defter sahifelerinin yok ederek yerine başka yapraklar koyulduğu veya hiç yaprak koyulmadığı veya belgelerin asıl veya suretlerinin tamamen veya kısmen sahte olarak düzenlendiği iddiası var ise; mükellefin incelemesi devam edecektir. Bu tür incelemelerde vergi tekniği raporu ve vergi suçu raporu yazılarak belirtilen bu kaçakçılık suçu iddiaları oluşur ise vergi müfettişi mütalaa ile savcılığa suç duyurusunda bulunacaktır. Bu durumda mükellef matrah artırımı yapamayacaktır. Ancak, mükellef kendine güveniyor ve iyi niyetli ise (Böyle bir suçu işlememiş ise) matrah artırımı yapmalı ve inceleme sonucu vergi ve ceza önerilmesi ve suç duyurusunda bulunulması durumunda ayrıca dava açmalıdır. Dava sonucunda mükellef haklı çıkar ise matrah ve vergi artırımının geçerli olacağı düşünülmektedir. 
 
Düşüncemiz bu şekilde olmakla birlikte, yasada eksik kalan, açık olarak belirtilmeyen husus ise; 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinin (b) fıkrasındaki “defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler”in neye göre belirleneceğidir. Bu belirleme, mükellef hakkındaki tespit, inceleme raporu, vergi tekniği raporu veya mahkeme kararına göre mi yapılacaktır? Bize göre, bu belirlemenin yasanın yürürlüğe girdiği tarih itibariyle (veya yargılama sonundaki mahkeme kararına göre) varsa mahkeme kararı ile yapılmasıdır. Aksi takdirde idari işlem ile yasal bir hakkın kullanımı engellenmiş olacaktır. Bu hususun tebliğ ile açıklığa kavuşturulmasında fayda olacaktır.
 
Sonuç itibariyle, mükelleflerin en lehine olan durum incelemeye başlanmamış olunması halidir. Mevcutta vergi müfettişlerine işemri olarak verilmiş ve mükelleften defter ve belge ibraz yazıları ile veya telefonla (uygulamada sıklıkla karşılaşılmaktadır) defterleri istenilmiş ancak incelemeye başlama tutanağı tutulmamış on binlerce inceleme mevcuttur. Tavsiyemiz, bu tür incelemelerin, zamanaşımına ilişkin tedbirler alınmak suretiyle, durdurulması ve incelemeye başlanılmamasıdır. Bu safhada, mükelleflerin haklarında, ihbar ve inceleme değerlendirme komisyonlarında, işemri havuzlarında veya inceleme elemanlarında vergi inceleme emirleri varsa; inceleme dönemi, konusu, kapsamı, vs. bilgilerin internet vergi dairesi aracılığı ile, elektronik tebligat ile, vergi denetim kurulu grup başkanlıkları aracılığı ile ve diğer yollarla bizzat mükelleflerle paylaşılması af yasasının amacının gerçekleşmesine ciddi katkı sunacaktır. Kamuoyunda yapılacak genel bilgilendirme ve tanıtım çalışmaları da ayrıca katkı sağlayacaktır.
 
Vergi incelemelerinin büyük bir oranda; sahte belge kullanma, belgesiz alış-satış ve son yıllarda risk analiz merkezi tarafından belirlenen inceleme türleri ve benzerlerinden oluştuğu dikkate alındığında yasadan yararlanabilecek mükellef sayısı ve oranının yüksek olduğu anlaşılmaktadır. 
 
Vergi dairesi veya vergi müfettişi tarafından mükellefin belgelerinin arasında sahte belge olduğu, belgesiz alış-satış yapıldığı ve/veya benzeri durumlar iddia ediliyor ise veya mükellef tarafından bu ve buna benzer riskler görülüyor ise mutlaka yasadan faydalanılmasında yarar vardır.  
 
Vergi affı niteliğindeki bu yasanın uygulanma safhasında mükelleflerimizin mutlaka mali müşavirinden/yeminli mali müşavirinden/vergi dairesinden/vergi denetim kurulu grup başkanlıklarından bilgi alarak bilgi, belge, kayıt ve beyanlar üzerinden somut verilerle karar vermeleri, mümkünse yasadan faydalanmaları ve gelecekteki muhtemel vergi incelemelerinden korunmaları menfaatlerine olacaktır.  
 

Davut TAŞDELEN

Yeminli Mali Müşavir

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
ramazan bayrami 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet