Skip Navigation Links

KENTSEL DÖNÜŞÜM VE SORUNLARI

Kamuoyunda, “Kentsel Dönüşüm Projesi” olarak bilinen, 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”

Av.Gizem ELMACA SÖNMEZ

Gazete Köşesi   A+a-

31.05.2012 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmişti.

Yasanın çıkartılma amacı, özellikle büyük şehirlerdeki deprem riskine karşı gerekli önlemlerin alınarak çürük yapıların yıkılıp yeniden yapılandırılmasını sağlamak. “Kentsel Dönüşüm Yasası”nın içeriğine baktığımızda; yasa, sağlıklı ve güvenli yaşam alanları oluşturmak üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair esasları düzenliyor. Ülkemizin gerçekten ihtiyacı olan bu konuda yasal düzenleme yapılmasını önemsemek gerekir. Ancak bu düzenleme sırasında birçok konuda belirsizlik ve boşluk bulunması yasanın uygulanması sırasında önemli sakıncaların ortaya çıkabileceğini ve çok büyük sıkıntıların yaşanabileceğini ortaya çıkarmaktadır.

 

Bunlar nelerdir diye baktığımızda; öncelikle bu yasa ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığına çok geniş yetkilerin tanınmış olması ve sanki diğer yasaların üzerinde bir güce sahipmiş gibi bir izlenim yaratmasıdır. Riskli yapıların saptanması, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılacaktır. Bir yapının riskli yapı olup olmadığıyla ilgili tespit masrafları yapı malikleri tarafından karşılanacaktır. Bakanlık, belirlediği alanlardaki riskli yapıların tespitini belediyelerden talep edebileceği gibi malikler de yapılarının riskli yapı olduğunu kendileri tespit ettirebileceklerdir.

Yapılan bu tespitlerin sonuçlarına karşı malikler, on beş gün içinde itiraz edebilecektir. Yapılan itirazları, Bakanlığın oluşturacağı teknik heyetler inceleyip karara bağlayacaktır. Tespiti yapılan riskli yapıların tapu kütüğündeki kayıtlarına şerh konulacaktır. Hatta daha ileri gidilerek, riskli alanlardaki yapılar ile riskli yapılara elektrik, su ve doğal gaz verilmesi ve belediyelerce verilen hizmetlerin durdurulması mümkün olabilecektir.

Bir yapının riskli yapı statüsü alması, yasaya göre tahliye ve yıkımını gerektirmektedir. Riskli yapıların yıktırılması için öncelikle malikler ile anlaşma yoluna gidilmesi denenecektir. Maliklere tanınan süre içinde yapı, maliklerince yıktırılmaz ise, bu yapıların tahliyesi ve yıktırma işlemleri, mülki amirler tarafından yaptırılacaktır. Ancak yıkım masrafları yapı sahiplerinden tahsil edilecektir.

Bu Kanun uyarınca bir binanın riskli yapı olarak tespit işlemi, riskli yapının tahliye işlemi ve yıkım işlemi vb. işlemlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde, yapı malikleri tarafından, idare mahkemelerinde dava açılabilecektir. Ancak mahkemeler, bu davalarda yürütmenin durdurulmasına karar veremeyeceklerdir. Bu durum, yasanın getirdiği en vahim hatadır. Örneğin, bir binanın yıkılması kararına karşı açılan davada yürütmenin durdurulması istenemeyecek, daha sonra mahkemece verilebilecek yıkımın iptali kararının, bina yıkıldığı için artık bir hükmü kalmayacaktır.

Kısacası, bu Kanunun uygulanması sırasında, riskli alanlar ve riskli yapılar konusunda birçok eksiklik bulunduğu gibi mağdur olmamak, bilinçli davranmak, konunun uzmanları ile işbirliği yapmak ve en önemlisi kamuoyunun bilinçlenmesi önceliklidir.

 
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
makale kategorileri
ramazan bayrami 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet