Skip Navigation Links

Belen’de Beklenen..

Seçimler yaklaştıkça partilerimizde çalışma temposu yükseliyor, tempo yükseldikçe tansiyonun yükselmesi de kaçınılmaz oluyor.

Gazete Köşesi   A+a-

 
  Belen’de Beklenen..
 
  Seçimler yaklaştıkça partilerimizde çalışma temposu yükseliyor, tempo yükseldikçe tansiyonun yükselmesi de kaçınılmaz oluyor. Eylül ayında yaz rehaveti sona ererken siyasi hareketlenme de canlandı. Takvim de bunu gerektiriyor; şunun şurasında tam altı ay sonra seçim yapılacak. Şimdilik bütün dikkatler, partilerin iç dünyasında yaşanan “aday kim olmalı” hesaplarına, ortaya çıkan aday adaylarına, adaylık yarışı için yapılanlara ve haberlere yoğunlaşmış durumda.
 
 
  Belen, siyasi renkliliği ve aktivitesi canlı olan bir ilçemizdir. Her seçim öncesi siyasi hararet artar, hararet arttıkça hareketlenme de hızlanır. Galiba bunun ilk yükseliş noktası da partilerin adaylarını kesinleştireceği günlerde yaşanır. Adaylar açıklandıktan sonra hava durgunlaşır ve ardından genel olarak iki aday arasında yapılacak yarış başlar.
 
  Bu günlerde Belen’de hararet yükselmeye başladı. Bu seçimde ilk defa köyler de belediye seçimlerinde oy kullanacak. Havayı ısıtan başlıca soru şu:
 
  “AK PARTİ kimi aday gösterecek?...”
Belen’de seçim, - şu anda beklenmedik bir rüzgâr kopmazsa - yine iki partinin, yani AK PARTİ ile MHP’nin yarışı halinde geçecek.
Seçimler için analiz yapmaya hevesli olanlar, partilerin son seçimlerde aldığı oylara bakarak durum değerlendirmesine başlar:
2011 seçimlerinde AKPARTİ % 56.1, MHP %28.1 ve CHP 13.5 oy almış. Bu tabloya göre, MHP’nin tam iki katı oy toplayan AK PARTİ belediye başkanlığını da güle oynaya alır…
Öyle mi?
Yok, kazın ayağı öyle değil…
 
  Böyle hesaplar, her zaman yapılır ama her zaman doğru değildir. Çünkü sosyal olaylar, matematik kalıplara hapsedilemiyor. Bakınız, 2007 seçimlerinde bu partilerin aldığı oy sayısı: AK PARTİ 8.089, MHP 4.565 idi. Yani iktidar partisi rakibi MHP’nin iki katı oy almayı başarmıştı. Aradan iki yıl kadar bir zaman geçti ve bu iki partimiz belediye başkanlığı için mindere çıktılar ve güreştiler.2009 seçimlerindeki sonucu söylemeye gerek yok…
 
  AKPARTİ, geçmişte yediği bu şamarın acısını beş yıldan beri çekiyor. Şimdi aynı hataları yapıp, aynı yenilgiyi bir daha yaşamamak için çok dikkatli olmak zorunda. Bu partinin, aday tespiti yapacak karar vericilerinin önündeki soru: “Kimi aday yaparsak Belen’de başkanlığı kazanabiliriz?..”
Önümüzdeki seçimin kaderi bu sorunun cevabında düğümlenmiştir.
MHP’li Belediye Başkanı Cemil Yılmazlar, yine mindere çıkmaya hazırlanıyor. AK PARTİ’den karşısına çıkacak rakibinin belirlenmesini bekliyor.
 
  AK PARTİ ne yapacak? Bundan önce yapıldığı gibi “Belen’in horozu biziz… Benim emmioğlu, senin dayıoğlu…” muhabbetleri içinde mi karar verilecek, yoksa “Seçimi hangi adayla kazanabiliriz?” sorusuna gerçekçi bir cevap mı bulunacak… Konuya biraz yüksekten bakanlar, siyasi stratejide insan unsurunun temel değer olduğunu ve aday faktörünün önemini değerlendiren karar vericilerin; bu defa aynı hataya düşmemeye çalışacakları beklenebilir. Tecrübe, geçmişteki doğru ve yanlışlarımızdan çıkardığımız derstir. Fakat karar verme işi, emmioğlu – dayıoğlu muhabbetine kalırsa, tarih tekerrür eder gider…
 
 
  Belen’de aday adayı olarak ortada dolaşan veya adı geçen kişilerin her birinin kendi çapında bir değeri ve yeri elbette vardır. Ancak seçim, sosyopolitik bir olaydır. Bir başka değerlendirme ile toplumun psikolojisini etkileyebilme işidir; psikososyal bir rüzgardır. Büyük şehirlerin şartları, ortamı farklıdır; ama küçük yerlerde adaylar seçimin ana faktörüdür. Tek bir başkanın seçileceği bir seçimde, toplumun gönlünde bu rüzgarı estirebilmek, başkan adayının kişiliğine, insanlarla kurabildiği münasebete bağlıdır. Partiler de bunun için adaylarını öne çıkarır.
 
  AK PARTİ’den adaylık bekleyen ve bu yolda faaliyette bulunan epeyce isimden söz edilmektedir.
Fakat içlerinden biri, sessiz durmaya, sabırla gelişmeleri gözlemeye devam ediyor ve adaylık konusunda kendisine sorulanları kalender bir üslupla cevaplandırıp geçiştiriyor. Halbuki Belen’de AKPARTİ’nin aday göstereceği en doğru tercih olarak ısrarla konuşulan ilk isim odur. Söz ettiğimiz kimse,Bilal Öztürk…
 
  Bilal Bey’in bu tavrı, yılların verdiği tecrübeden kaynaklanıyor. Delikanlılık yıllarından beri Belen’de dernek ve parti yönetimlerinde ve sosyal aktivitelerin içinde pişmiştir. AKPARTİ’nin kurucuları arasında olmuş, ilçe başkan yardımcılığını yapmıştır. Önceki dönem Hatay İl Genel Meclisi’ne seçilmiş ve Encümen Üyeliği’nde bulunmuştur. Bu görev döneminde Belen’in köylerine önemli hizmetler sağlamak için canla başla çalışmıştır.
 
  Bilal Öztürk’ü öne çıkaran özellikleri arasında, onun Belen ve köylerinde, hemen her kesimden insanlarla sıcak ilişki içinde olmasıdır. O samimi, alçak gönüllü, kasıntısız bir insandır; mütevazi kişiliği herkes tarafından bilinir. Bu vasıflarına eklenebilecek bir tarafı da dik duruşlu oluşudur…
Hatay’da AK PARTİ’nin stratejik seçim hesaplarını yapan ve her ilçede dikkat edilmesi gereken ince detaylara eğilerek, isabetli aday belirlemeye çalışanların; Belen üzerinde çalışırken şu soruyu sormalarını beklemek doğrudur:
 
  “Belen’de – köyler dahil – her kesimden hemşehrilerimize sıcak gelebilecek, her partiye yakın seçmenden oy alabilecek adayımız kim olabilir?... MHP ile yarışı kazanabilmek için, genel seçimlerin tersine belediye seçiminde Cemil Yılmazlar’a akan oyları partimize çekebilecek adayımız kim olabilir?...”
Bunun cevabını Belen’deki AK PARTİ’liler ve MHP’liler biliyor. Bunların dışında siyasetle ilgilenen hemşehrilerin çoğu da biliyor.
Belen’le yakından ilgili parti yöneticileri ve milletvekilleri de biliyor.
Bu yaygın kanaatin sonucu, bir beklenti havası yayılıyor:
 
Belen’de Bilal Öztürk’ün adaylığı bekleniyor…
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
ramazan bayrami 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet