Skip Navigation Links

“Kendinize ve Hayata İnanın”

Türkiye'nin ekonomideki başarısında sıfırdan zirveye çıkan girişimcilerin büyük payı var.

Ekonomi   A+a-

 
Mehmet Dönmez:“Kendinize ve Hayata İnanın” 
Türkiye'nin ekonomideki başarısında sıfırdan zirveye çıkan girişimcilerin büyük payı var. Özellikle de Anadolu, adı gibi şaşırtıcı ve başarılı işadamlarıyla dolu olan bir coğrafya. Mehmet Dönmez de Anadolu’da yetişen bu şaşırtıcı ve kendine özgü özelliği olan insanlardan biri. Yaşama atıldığında sıfırın çok altındaydı. Dürüstlükten, umuttan, geleceğe ve kendine olan güveninden, becerisinden başka hiçbir sermayesi olmayanlardan biriydi
Genç işadamı Mehmet Dönmez, sürekli hayata üreterek katılmak için yeni yollar aramış. Bulmuş da... Bu gün de hayata üreterek katılmanın hazzıyla çalışıp duruyor! İşindeki başarısıyla ön plana çıkan ve çok renkli bir kişiliği olan, hedeflerine, ideallerine ve hatta hayallerine ulaşma gayret ve mücadelesinde başarıyı yakalayan Mehmet Dönmez, iş hayatı serüveninden, özel hayatına ve geleceğe yönelik hedeflerine kadar bilinmeyenlerini anlattı. Kabiliyetlerinin farkına varmak, kısa ömürde çok ve önemli işler başarmak isteyenlere bu öykü yol gösterici ve bilgilendirici olacaktır.
 
KISACA SİZİ TANIYABİLİR MİYİZ?
1978 yılında 5 çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya geldim. Liseye kadar olan eğitimimi İskenderun'da tamamladıktan sonra üniversiteyi Edirne'de okudum. Kamu Yönetimi bölümü mezunuyum. Evliyim ve iki çocuğum var.
NASIL BİR ÇOCUKLUK
DÖNEMİ YAŞADINIZ?
Çocukken her zaman kendi doğrularım vardı. Bunlardan da taviz vermezdim. Kaybetmeyi ve başarısızlığı sevmeyen, kararlı ve inatçı bir yapıya sahiptim. Zorla bir şey yaptıramazdı kimse bana. İradem güçlüydü. Öğrenmeyi severim. Merakımı gidermek ve bilgi sahibi olabilmek için de sürekli sorardım. Diğer çocuklar gibi gecenin geç saatlerine kadar sokakta oynamazdım. Koşayım, hırçınlık yapayım, kavga edeyim, ağaçların üstüne çakarak meyve kopartayım, sokakta yürüyen büyük veya küçüklere sataşayım…Bunların hiçbirini yapmazdım. Genelde ya kamıştan fener ya bilyeli araba yapardım ya da eski oyuncak arabaları söker onları tamir ederdim, ya da çam ağacı kabuğundan küçük kayıklar yapar mahalledeki diğer çocuklarla paylaşırdım. Evcilik oynayan yaşıtlarıma tahtadan, kamıştan evler yapardım. Babamın İskenderun'da nalburiye malzemeleri satan işyeri varmış. Ben o günlere yetişemedim. Ancak deyim yerindeyse, 'teker ters dönmüş' ve zamanla elindekileri kaybetmişti. Bu nedenle çocukluk dönemimde birçok insan gibi bizde sıkıntılar yaşadık. Şekere Köyü'ndeki tek odalı ve mutfağı olan evimize taşındık. Beşkardeş aynı odada büyüdük. “Katık” nedir, onu öğrendik. Köyde dedemden kalan tarlamız vardı. Geçimimizi sağlayabilmek için ektiğimiz sebzeleri hal pazarında satardık. Ortaokul ve lise dönemlerinde de kendi tarlamızda hem de bulabildiğim her işte yani kömür sahalarında, nakliye yazıhanelerinde getir götür işlerine çalışırdım. O günlerimde, sabrı ve insanın yaptığı iş ne olursa olsun, onu en iyi şekilde yapması gerektiğini öğrendim. İyi meslek, kötü meslek diye bir şeyin olmadığını kavradım. Her meslek iyiydi, eğer ona hakkını verir, gereğini yerine getirirsen işini seversen başarılı olunur diye düşünürdüm. Bu dönemde Özellikle babam imkânsızlıklar içerisinde inanılmaz mücadeleler verdi. 5 çocuklu bir evi geçindirmek hiçte kolay değildi. Allah başımızdan eksik etmesin hiç bir babanın hakkı ödenmez ama benim babam bizi kimselere muhtaç etmemek için gerçekten çok çalıştı. Bu süreçte ondan öğrendiğim en önemli derslerden biri, 'paranızı, malınızı her şeyinizi kaybedebilirsiniz ama itibarınızı kaybetmediyseniz her zaman yeniden başlayabilesiniz' oldu.
Yine tüm yaşadıklarım bana, güven, dürüstlük, dostluk fedakârlık kavramlarını, sadece başarılardan değil, kendimin ve başkalarının başarısızlıklarından da ders almam gerektiğini öğretti. Bu gün de öğrenmeyi seviyorum ve ilerleyen yaşıma rağmen öğrenmeye devam ediyorum.
İLK İŞ TECRÜBENİZ NE ZAMAN OLDU?
Üniversiteyi bitirdikten sonra da ilk önceliğim bir iş bulup çalışmaktı. Çünkü uzun süredir nişanlıydım evlenip düzenimi kurmam gerektiğini düşünüyordum. Çok geçmeden bir sigorta şirketinde yaşamıma tecrübe kazandıran ilk işimi kendi çabalarımla buldum.
Tekirdağ Çorlu'da bulunan bir sigorta şirketinin eleman aradığını öğrendim. Fakat bu işin bir kaç aşamalı sürecinin olduğunu da biliyordum. Oysa şirkete gidip bir defa iş görüşmesi yapacak kadar yol param vardı. Bu nedenle de, 'o iş mutlaka benim olmalı' diyerek harekete geçtim. Bir yolunu buldum ve şirkete gittim. Üç kademeli görüşme turundan sonra başarılı olursam işe alınacaktım. Ama benim bu kadar bekleyecek ne zamanım, ne de git gel yapacak param vardı. Hemen en yetkili kişinin sekreterine gittim, durumumu anlattım. Uzun süre ikna mücadelesi ettim. Sekreter hanıma, 'bakın ne kaybedeceğinizi bilseniz beni hemen görüştürürsünüz' dedim. Yani ya kovulacaktım, ya da görüşecektim. Sonunda müdürle görüşmem sağlandı. Ama müdür beyi de ikna etmek zordu. Ona da, 'bana bir fırsat verin' dedim. Bunun üzerine okumam gereken hayali bir bilgisayar markasını anlatan bir yazı verdi. Sonra metindeki bilgisayarı kendisine 30 dakikada satmam gerektiğini söyledi. Biraz düşündükten sonra 5 dakika da müdür beye bilgisayarı sattım. Çok iyi iletişim kurmuştum. Bana 'görüşme' bitti dedi. Ben de 'ne zaman işe başlayacağım' diye sorduğumda 'sizi işe aldığımı söylemedim' dedi. Bunun üzerine, 'ama bilgisayarı size sattım, bunu biliyorum' deyince gülümsedi. Bir hafta sonra beni eğitim için kurslara gönderdiler. Askere gidene kadar da bu şirkette çalıştım. Söylediklerim havada kalmamıştı. Gerçekten beklentilerini fazlasıyla karşılamıştım. Türkiye sıralamasında dereceye girmiştim.
SİGORTACILIĞIN BAŞARINIZA ÖNEMLİ KATKILAR SUNDUĞUNU SÖYLEYEBİLİR MİYİZ?
Kimileri karşılaştığı ilk engelde, yılgınlığa düşer. Oysa yolda engel yoksa o yolun sonunda başarı da yoktur. Engellerden yakınanlar, haklı ve mantıklı olabilir ama kazanan olamaz! Başarı için, engeller karşısında söylenmek yerine, engellere rağmen sonuca gidebilmek önemlidir. Bu açıdan baktığımızda hem işe başvuru sırasında hem de çalışırken ciddi kazanımlar sağladım. Özellikle işe girmek için verdiğim mücadeleyi düşündüğümde önemli engelleri aştığımı biliyorum. Hayat sigortası satmak bence dünyanın en zor işlerinden biriydi. Çünkü bir insana ya gelecekle ilgili umutlarını gerçekleştireceği bir fırsat şansını satıyordunuz ya da insanların korkularına para ödemesi sağlıyordunuz. Yani 'yarın belki ölürüm' diye insanlar geride bırakacakları yakınları için ciddi rakamlar ödeyerek hayat(ölüm) sigortaları satın alıyorlardı. Hayat sigortası satmak bana birazda olsa insanların hayatına dokunabilme fırsatını verdi. İnsanların korkularını, ailelerini korumak için onlardan bile habersiz nasıl fedakârca davranabildiklerini, umutlarına nasıl sarıldıklarını anladım.
İnsanların hayallerini anlatırken gözlerinin ışıldadığını, en fazla kendini dinleyen ve kendi gibi düşünenlerden hoşlandıklarını, başta sohbete ne kadar ciddi başlarsa başlasın samimiyetinize güvendikten sonra kahkahalar attığını, masanın arka tarafında oturmanın bir ayrıcalık değil bazen kader olduğunu, bütün bunlara bir bütünlük içerisinde baktığımda ise etiketi ne olursa olsun doktor, hâkim, iş adamı, holding sahibi, savcı, bürokrat, memur, işçi, esnaf ve daha niceleri etiketlerini kaldırdıktan sonra geride birbirlerine çok benzer hayatları olan insanların kaldığını gördüm. Bu da bana insanlarla diyalog kurarken etiketlerine göre değil salt insan kimliklerine göre iletişim kurmayı öretti. Böylece hayatta birçok çekinceyi ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Ve hiç bir ortamda kendinizi baskı altında hissetmiyorsunuz. İşte ticari hayata başlamadan önce benim hayatımı değiştirecek kadar önemli kazanımım buydu.
İSKENDERUN'A GELDİKTEN SONRA NELER YAPTINIZ?
Kısa dönem olarak yaptığım askerlik görevimi tamamladıktan sonra parası olmayan ve evli bir kişi olarak, İskenderun'daki anne-baba evine geldik ve ailemle birlikte burada kalmaya başladık. Uzun süre iş aradım. Ama boş durmadım. Çalışmaktan gocunmuyordum ve ne iş olursa olsun yapıyordum.
İş olmayınca yine yetiştirdiğimiz biber, domates gibi sebzeleri satmaya başladım. İnşaatlarda amelelik yaptım. Tabi bir yandan da iş arayışlarım devam ediyordu. Sonunda İskenderun Organize Sanayi Bölgesi'nde karton kutu imalatı yapan bir fabrikada iş buldum. Bir yıl kadar sonra, bu fabrika kapanınca yine işsiz kaldım. Ardından bir arkadaşımın önerisiyle 3-5 ay kadar bir firmada ihracat taleplerini araştırmak için part-time çalıştım. Şansızlık burada da yakamı bırakmadı ve çalıştığım o firmada kapandı.
KENDİ İŞİNİZİ NE ZAMAN KURDUNUZ VE ULAŞTIĞINIZ
NOKTAYI ANLATIR MISINIZ?
2001 yılında ben üniversiteyi okuduğum sıralarda babamın almış olduğu bir kamyon vardı bizde. 2003 yılından itibaren dede mesleği olan nakliyeciliğe girdik Ayrıca ağabeyim ve kayınbabasına ait firmalarının işleriyle de sahada kardeşim Osman ile beraber ilgileniyorduk. Yani sürekli işin başındaydık. Bir yıl kadar sonra bir TIR aldık. Böylece araç sayımız iki oldu. 2008 yılına geldiğimizde de nakliyecilikle birlikte küçük çaplı olarak kömür satışına başlamıştık. Nakit paramız yoktu ama bize destek verecek, kefil olacak dostlarımız vardı. Bankadan kredi çekerek kömüre bağladım. O yıl kömürden para kazandık. 2008 yılı sonunda 3 araçımız ve 500 ton kömür satışımız vardı. Bugün ise kömür satışında 45 bin ton civarına ulaştık. Ayrıca yabancı bir firmayla da partner çalışmaya başladık ve bir kömür eleme tesisi kurduk. Yurt dışından ithal ettikleri ürünü Toros'ta, sahada bana teslim ediyorlar, ben kömürü eleyip sınıflandırıp paketlemeye hazır hale getiriyorum. Bunun dışında 2011 yılından itibaren de iş makineleri alarak kiraya vermeye başladık. 2012 yılı sonu itibariyle de araç sayımızı 34'e çıkarttık. Geldiğimiz bu noktada kardeşim ve ortağım Osman Dönmez’in saha çalışmalarını profesyonelce yönetmesi, sahadaki iş yükünü tamamıyla üzerimden alması şirketimize farklı alanlarda faaliyet gösterebilme yeteneği kazandırdı. Tüm bu süreçler gerçekleşirken abim Yusuf Dönmez’in de verdiği destek ve katkı yakaladığımız başarıda önemli rol oynadı.
GELECEKLE İLGİLİ PLANLARINIZ NELER?
Başarılı, sağlıklı, sürekli büyümeyi yakalayabilmek için bence iki ana yol var. İlki, birbiriyle ilişkili; benzer alanlardaki işlere yatırım yapmak, diğer bir yol da; mevcut müşteri tabanınızı değerlendirerek yeni iş alanlarına girmektir. . Bu çerçevede biz de, “Sürdürülebilir büyüme” için kısa, orta ve uzun vadeli planlamalar yapıyoruz. Bu güne kadar belirlediğimiz hedeflere ulaşmayı Allah bize nasip etti. Bundan sonrada, çıtayı çok yüksek tutuyoruz. Çalışan sayımızı hızla artırarak daha çok insana ekmek kapısı açmak istiyoruz. Çalışmalarımızı da bir sistem içerisinde gerçekleştiriyoruz. Kısa vadeli hedeflerimizin başında lojistik sektöründe büyümek bulunuyor. Bunun için de arsa arayışındayız. Ayrıca 2013 yılı sonunda araç sayımızı 50'ye ulaştırmak, kömür satış tonajımızı da 65 bin ton civarına çıkartmayı hedefliyoruz. 2014 yılının sonuna kadar da yüzde 100'ün üzerinde büyümeyi hedefliyoruz.
Orta ve uzun vadede ise enerji, gıda, turizm ve sağlık sektöründe yatırım planlarımız var. Örneğin Arsuz bölgesinde 5 yıldızlı İslami otel kurmak hedeflerimizin arasında. Yurt dışı için Uganda'da ise farklı sektörlerde yatırım yapabilmek için bazı işadamlarımızla ortak olarak araştırmalar yaptırıyoruz.
Sonuçta önümüzdeki 10 yıl içerisinde Türkiye'de tanınan, bilinen, istihdamı ile duruşu ile vizyonu ile ilk 500 firmanın arasına girmeyi başarmış, borsa da işlem gören firma olmak istiyoruz.
YENİ YATIRIM VE PROJELERİNİZİ BELİRLERKEN NASIL BİR STRATEJİ İZLERSİNİZ?
Gerekli kalitede hizmet verilebilmesi ve belli bir çizginin yakalanabilmesi için daha alınacak çok yolumuz olduğunu biliyorum. Önemli olan olmayanı gerçekleştirmektir. Taklitten uzak, farklı ve kalıcı çalışmalar gerçekleştirirseniz başarı kaçınılmaz olur. Bir işe girmeden önce de detaylı araştırmalar gerçekleştirmek gerekir. İslami Otel kurma düşüncemizde bu araştırmanın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'de kaliteli hizmet veren bir kaç yer var. Yapılacak bir 5 yıldızlı İslami otel sadece ülkemize değil tüm Orta Doğu ülkelerine hitap edecektir.
Çalıştığımız tüm sektörlerde çalışanlarımız ile kaliteli hizmet anlayışını, yenilikçi düşünceyi ve müşteri odaklı yaklaşımı bir araya getirerek en yeni, en güncel gelişmeleri takip ederek güler yüzlü bir çalışma ortamıyla güven verecek şekilde çalışıyoruz. Zaten bir şirketin sürekliliğini sağlayabilmesi, sağlıklı temeller üzerinde büyümesini devam ettirebilmesi de buna bağlıdır.
İŞ HAYATINIZDAKİ PRENSİPLERİNİZİ ANLATIR MISINIZ?
Hangi iş kolunda olursa olsun, öncelikle insani değerlere sahip çıktık; hayata farklı açılardan bakmaya çalıştık; yaratıcı, yenilikçi, keşfeden olmaya çalıştık ve zamanı iyi kullanabilmenin bilinciyle hareket ettik... Kişisel olarak çok çalışmak öncelikli prensibimdir. Çalışmayı bir ibadet yapar gibi, keyifle ve zevkle gerçekleştiririm. Takipçi ve detaycıyımdır. İş hayatımda güvene dayalı ilişkiler kurarım. Tamamen açık, şeffaf, rekabetçi bir ortamda piyasanın şartlarına uyarak ticari faaliyetimizi yaparız. Sadece işin tek taraflı yürümeyeceğini her iki tarafın da bu işten kazançlı çıkması halinde uzun vadeli bir iş ortağlığı olacağını düşündüğüm için karşımdaki kişilerin de menfaatlerine öncelik vererek çalışırız. İlgili olduğumuz sektörlerdeki pek çok gelişmeyi takip eder, iş ortaklarımızı da haberdar ederiz. Karşılıklı kazanmak gerekir Sürekli yeni hedefler belirlendiğinde heyecanlanan bir kişi olarak yenilikleri takip edip; kendi şirketlerimde bu yenilikleri uygulamayı severim. Büyük hayallerim ve ideallerim vardır Allah bana umarım hayallerimi ve ideallerimi gerçekleştirebileceğim fırsatlar verir.
SİZCE BAŞARILI BİR İŞ ADAMI OLMANIN PÜF NOKTALARI NELER? GENÇ GİRİŞİMCİLERE NE GİBİ TÜYOLAR VEREBİLİRSİNİZ?
Her şeyde olduğu gibi kendine inanmak ve insan anahtar kelimedir. İnanarak ve severek yaptığınız her işte mutlaka başarı vardır. Bana göre, başarıyı yakalayanların farkı sabırla, yorulmadan, daha iyisini istemeleri, asla vazgeçmeden sonsuz gayretle, iyi niyetle çalışmaları ve zamanın ihtiyaçlarını iyi kestirebilmeleridir.
Gençlere de önerim, girecekleri işleri mutlaka iyi araştırsınlar. Sevdikleri işi yapsınlar. Her şeyden önce kendilerine inansınlar. Ancak önce iyi bir eğitim, güzel bir kariyer ardından da girişimcilik ruhu olmalı diye düşünüyorum. Dünyadaki gelişmelerden haberdar olmalılar. İş hayatındaki başarıları için kariyerlerinin yol haritasını çizerken, Uluslararası düzeyde ilişkiler kurabilecek kadar vizyonları olsun.
Girecekleri veya yapmak istedikleri iş ne olursa olsun mutlaka çok iyi araştırmalar ve analizler yapsınlar. Açık olsunlar. Her şeyi dinlemeleri, her şeyi duymaları, her şeyi görmeleri lazım ki, bütün bunları aldıktan sonra, içinde harmanlayıp geleceklerine uygun iş fikirleri çıkarabilsinler. Riskleri çok iyi değerlendirsinler ve bu risklerin neticesini kaldırabilecek güce sahip olduklarından emin olsunlar. İşin içine girdikten sonra da bizzat kendileri işlerinin her zaman başında bulunarak takip etsinler. Tabi önemli noktalardan biride anlayışlı bir eş. Çünkü bu kadar çalışırken ailenizle birlikte geçireceğiniz zamanda fedakarlık ediyorsunuz. Evdeki huzur kişinin işine mutlaka yansır.
HAYATTA OLMAZSA OLMAZLARINIZ VAR MI?
'Olmazsa olmazlarımız' diye bir anlayışın olduğuna çok inanmıyorum. Böyle bir lüksümüz yok bence. Hayat olumlu akarken, bizi güzellikler içerisinde yaşatırken bu tür laflar edebilirsiniz, ama şartlar öyle gelebilir ki, olmazlarınızla da yaşayabilirsiniz. Ancak her insan gibi benim de önceliklerimin başında güvenilirliğimi kaybetmemek gelir. İnsanların samimi ve mütevazı olmaları da çok önemlidir. İçtenliğe ve dürüstlüğe inanırım. Çünkü kadir kıymet bilmek diye bir şey vardır. Ben her şeyin uzun süreli olmasına inanırım. İnsanlar dostlarına, arkadaşlarına gerçekten kıymet vermek durumunda. Her insanın uzun yıllar süren dostlukları olmalı. Her şey çok kısa, çabuk tüketiliyor. Bu nedenle dost toplantıların da bulunmayı çok severim. Dostlarla geçirilen vakit, dolu vakittir benim için. İnsanın herkesten öğreneceği bir şeyler olduğunu düşünürüm.
Ayrıca insanların, bilgi, eğitim en önemlisi beşeri görgüye sahip ve nitelikli olması gerektiğine inandığım için, yaptığım bütün işlerde gerekli bilgi ve donanıma sahip bir kişi olmaya çalışırım. Bu şekilde direksiyonun hâkimiyeti de bende oluyor. Aksi takdirde idaresini yapamayacağım bir iş alanına ya da herhangi bir organizasyona asla adım atmamaya özen gösteririm.
NELERİ AFFETMEZSİNİZ?
Aslında affetmemek olmamalı. Bu konu kişinin inanç dünyasına göre değişir diye düşünüyorum. Hayatı olduğu gibi kabul etmekte fayda var. Affetmeyi bir erdem bilirsek öğreniriz. Olmaz olmaz dememeli. Bugün affetmediklerinizi yarın affedebilirsiniz. Zaman içerisinde ya değer verdiğiniz şeylerin değeri değişebilir, ya da affedeceğiniz kişilere sevginiz değişebilir. Ancak saygısızlık ve yalan karşısında esnek olamıyorum. Daha öncede söylediğim gibi, insanı sevmek bence anahtar kelimedir.
HER DAİM YÜZÜ GÜLEN BİR İNSANSINIZ. BUNU NEYE BAĞLIYORSUNUZ?
Teşekkür ederim Allah razı olsun. Hayat ağırdan alacak kadar uzun değil. Eğer çok büyük sıkıntılarınız yoksa hayatın tadına varmak lazım. İyilik yapıp insanların hayatlarına dokunup sıkıntılarının çözülmesine yardım ettiğinizde enerjinizde yüzünüzdeki gülümsemede her daim artıyor. Hayattan bunu öğrendim. İsteklerimden asla geri dönmedim. Bir şey olmuyorsa onda da bir hayır olduğunu düşündüm. Ama hiçbir zaman bitirmedim, devam ettim. Babamın dediği gibi dik durdum, ancak kimseye diklenmedim. Amaç ve hedeflerime inandım. Her zaman yapmam gerekeni yaptım. Kendimi hırslı bir insan olarak da tanımlamam. Hayatımda her zaman hedeflerim vardır ve bu hedefler doğrultusunda büyük bir kararlılıkla ilerlerim ama bunu hırs olarak değerlendirmiyorum O şekilde alıştım. Şimdi de bunun faydalarını görüyorum.
 
SON OLARAK VERMEK İSTEDİĞİNİZ BİR MESAJ VAR MI?
Başarıyı yakalayanlar defalarca yenilmelerine rağmen vazgeçmeyenlerdir. Kendimiz için "başarı"nın ne olduğunu tanımlamak ilk adım olmalı. Başarı kişinin karakterine, ne istediğine bağlı olarak değişen bir kavramdır. Hedefine inanan ve hedeflerinin, peşinden gidenler genelde amaçlarına ulaşırlar. Hayatımıza giren her detayın bir sebebi olduğunu düşünerek hareket etmek lazım. Aslında fırsatlar dünyasında yaşıyoruz. Önümüze çıkan fırsatları değerlendirebilir onun yanında kendi fırsatlarımızı da yaratabiliriz. Çünkü başlamak için hiç bir zaman geç değildir.
 

Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet