Skip Navigation Links

“Hayal Edilen Her İş Başarılacaktır”

Kurduğu işlerle ilklere imza atan başarılı girişimci Fevziye Rende; “Hayal Edilen Her İş Başarılacaktır”

Ekonomi   A+a-


Kurduğu işlerle ilklere imza atan başarılı girişimci Fevziye Rende; 
“Hayal Edilen Her İş Başarılacaktır” 
İş hayatında idealleri doğrultusunda adımlar atarken, ilkeleriyle kadın girişimcilere örnek olan Turizm Acentesi Rende Tia’nın Sahibi Fevziye Rende, kadın girişimcileri yüreklendiren öyle sözler söyledi ki, söyledikleri Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarının makalelerine konu oldu.
Fevziye Rende: “Ben yaptığım hiçbir işte ‘Asla!’ demedim, çünkü ideallerim için bütün özelliklerimi kullanabileceğim bir meslek turizm. Eğer kadınlar, kadınlıklarının ardına gizlenmezse her şeyin üstesinden gelebilir.” 
Yakın tarihte gerçekleştireceği ve geçmişte olduğu gibi yine bir ilk olma özelliği taşıyan projesini açıklarken gururlanan Fevziye Rende, “Şuanda da kardeşimle birlikte yeni ve ilk olacağına inandığımız projeler var. Amerika’da iş kurmak isteyenlere yönelik danışmanlık hizmeti verebilecek yeni bir yapılanma üzerinde çalışıyoruz.” Dedi.
Ve Fevziye Rende’den Kadınların Dünyası…
Çalışma yaşamı sert ve çetin bir dünya kadınlar için. Başarılı olmak, yükselmek onlar için zorlu bir yolculuk. Bu nedenle de tüm mesleklerde kadınların mücadelesi daha farklı oluyor.
Çünkü kadınlar toplumların değer kayıpları ile birlikte gelişimlerini yaşamaktan uzaklaşıp kendilerini, var olabilme, ayakta kalabilme mücadelesinin içinde bulabiliyorlar.
Fevziye Rende’de, pek çok kimliği barındıran nadir bayanlardan birisi. Peşinde olduğu hedeflerine öyle inanmış ki ve onlara öyle sahip çıkmış ki… Kararlı, kendine güvenen, samimi ve sıra dışı… Enerjisini röportajımız sırasında bile hissettirdi…
Bitmez tükenmez öğrenme ve araştırma heyecanıyla ilklere imza atmayı başaran ve işinde en mükemmel ölçüye gelene kadar mücadelesini sürdüren kişiliğe sahip Rende’nin iş yaşamında yaptıklarına; kreş, anaokulu, bale, yabancı dil kursu, turizm, Türk Hava yolları Genel Satış Acenteliği sıralanabilir.
İdeallerini en geniş çevrelere ulaştırma, bilgisini yayma hedeflerine uygun bir yaşam tarzı olduğunu söyleyen Fevziye Rende, “Girişimcilik kadınların hayallerinden biridir. Bu noktada hayallerimin peşinden gitmek ve önemli başarılar kazanmak benim felsefemdir. Kendine güvenen kadınların akıllarına gelen, rüyalarına giren projeleri ölçülü riskler alarak hayata geçirmelerini öneririm ” diyerek, kadınların çalışkanlığı nedeniyle başarının kaçınılmaz olacağını, hayal ettikleri her işi rahatlıkla başarılabileceği mesajını röportajımız sırasında vermeyi de ihmal etmedi.
Çok güzel, çok düşündürücü, çok keyifli ve çok şey öğreneceğiniz bir girişimcilik öyküsü. Okuduktan sonra aynı fikirde olacağımıza inanıyorum.
 
BİRAZ KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
2’si kız 8 çocuğu olan Antakyalı bir ailenin kızıyım. Lise yıllarımda baraj müteahhitliği yapan babamın işi dolayısıyla İskenderun’a taşındık ve eğitimimi burada tamamladım. Ankara Gazi Eğitim Fakültesi ev ekonomisi bölümü mezunuyum.
 
ÜNİVERSİTEDEN SONRA İŞ SERÜVENİNİZ NASIL BAŞLADI?
Okulu bitirdikten sonra bir yıl lisans eğitimi gördüm. Sonra İskenderun’a dönerek tayin beklemeye başladım. Bu arada kısa süreli stajyer öğretmen olarak çalıştım. Daha sonra tayinim Kırklareli’ne çıktığı için ailem göndermedi. Maddi sorunu olmadığından babam, ‘ne yapacaksın, buralarda çalış, kendi işini kur’ dedi. Bunun üzerine ben de arayışa girdim ve İskenderun’da eksikliği hissedilen bir hizmeti getirerek kreş açtım.
 
KREŞ AÇMAK O DÖNEMLERDE ÖZELLİKLE BİZİM BU YÖRELERDE PEK OLMAYAN BİR İŞ. NEREDEN AKLINIZA GELDİ?
Evet, kreş ve yuva İskenderun’da bir ilkti. Anlamları dahi bilinmiyordu. Önceleri garip karşılandı. Hatta Antakya’da oturan nineme, ‘torunun üniversite bitirdi, çocuk bakıcılığı yapıyor’ demişler. Ankara’da stajımı bir anaokulunda yapmıştım. Oradaki yaşadıklarım bu konuya ilgimi arttırdı. Kendi kendime sürekli, ‘neden benim de böyle bir işyerim olmasın?’ diye sorardım. Yöremizde ilk olan bu kreş ve yuvamız büyük ilgi gördü. Çalışan anne ve babalar için rahatlık sağladı. Okul çıkışı gelen öğrenci çocuklar bünyemizdeki öğretmenlerimizin gözetiminde derslerini yaparlar, oyunlar oynarlar ve evlerine neşe içerisinde giderlerdi. Bu çalışmamızdan hem ebeveynler, hem de çocuklar memnundu.
 
İLKLERE İMZA ATAN BİR KİŞİ OLARAK DAHA SONRA NELER YAPTINIZ?
Kreş ile başlayan iş yelpazemizi daha da açtık. Etkinliklerimiz içerisine baleyi de aldık. Adana’dan, Ankara’dan özel eğitmenler getirttik. Baktık inanılmaz ilgi var. Her bale resitalinde velilerden tüm aile büyüklerine herkes çocuklarını izlemeye geliyorlar, coşkuyla alkışlayarak emeklerinin karşılıksız olmadığını gösteriyorlardı. Bizlerde çok mutlu oluyorduk. İşimizi daha da geliştirerek okul şekline dönüştürdük. İskenderun ve Antakya’da açtığımız bale okulları çocuk kulübüne dönüştü. 7 yıl bu şekilde devam ettik.
Yine İngiltere’de okumuş ve işletme mezunu olan ablam Müfide Rende ile beraber Hatay’da ilk kez İngilizce dil kurslarını başlattık. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, eğitimlerini yurt dışında alan kardeşlerim buralarla olan bağlantılarını devam ettirdikleri için ve halen yaşamlarını Amerika’da sürdürdüklerinden sürekli yurt dışı bağlantılarımızı rahatlıkla yapabilmekteyiz. Bu avantajımızı da fırsata çevirmesini bildik ve öğrenci değişimi işine girdik. Amerika ve İngiltere’de anlaştığımız okullara dil eğitimi için öğrenciler göndermeye başladık. Yaptığımız çalışmamızla da turizm sektörüne otomatik olarak girmiş olduk. İstanbul’da olmamız gerektiğini bildiğimiz için de buraya ofis açtık. Girdiğimiz tüm işler çok güzel devam etti. Çünkü sevgiyle, özenle, özveri içerisinde yaptığımız her çalışmamızla ilklere imza atıyorduk.
 
YABANCI DİL EĞİTİMİ KONUSUNDA NEDEN GELİŞMEYİ DÜŞÜNMEDİNİZ?
Tabiî ki düşündük. İstanbul’da bulunan yabancı ülkelerin okullarıyla da temas halindeydik. Okul açmak istiyorduk. Hatta Arsuz yolundaki bir hazine arazisini 49 yıllığına kiralayacaktık. Temas kurduğumuz insanlar bölgeye incelemeye geldiğinde o dönemde bu iş için İskenderun’un yeterli uygunluğa sahip olmadığının raporunu bize vererek şevkimizi kırdılar. İskenderun’a ve bölge insanımıza sonsuz inanmamıza rağmen böyle büyük bir projeden bizi vazgeçirdiler.
 
PEKİ, BU ARADA DİĞER İŞLER NASIL GİDİYORDU?
Aslında her şey yolundaydı. Ancak kreş olarak kullandığımız mekânda daha sonra sorunlar yaşamaya başladık. Bunun üzerine oradan çıkarak başka bir yere taşınmamıza rağmen istediğimiz verimi alamayınca kreşi kapatmak zorunda kaldık. Bale de çok ilgi görmesine rağmen sezonluk bir işti. Eğitimi alan çocuklarda bir süre sonra ayrılıyorlardı. Bu nedenle farklı işe yönelmem gerekiyordu. Uluslar arası nitelikte Arapça belgesi bulunan bir kişi olarak Turizm sektörünü de çok sevmiştim. Bu yüzden de yabancı dil eğitimi ve yurt dışına öğrenci göndermek, oralardan ülkemize gruplar getirmek daha cazip gelmeye başlamıştı. Ancak İstanbul’da yaşanan bir terör olayına anlaştığımız yabancı grubun şahit olması tüm planlarımızı altüst etti. Daha sonraları gruplar anlaşmalarını iptal ettiler. Yapacak bir şeyimiz kalmamıştı. Bunun üzerine ablam Müfide Rende İstanbul’daki şubeyi kapatarak yeniden Amerika’ya dönüş yaparak bir daha iş için buralara gelmedi.
 
BU YAŞADIKLARINIZIN KARŞISINDA SİZ NASIL HAREKET ETTİNİZ?
Ben turizm sektörünü çok sevmiştim. Bunun üzerine İskenderun’a 1993 yılında THY’nin genel satış acenteliğini açtım. Hatay’da ilk A grubu seyahat acentesi bizimkiydi. Tabi o dönemlerde turizm acenteliği açmak çok zordu. Değişik prosedürleri vardı. Ama kararlıydım. O günlerden turizm sektörünün geleceği olduğunu görüyordum. Yılmadım ve işimi devam ettirdim. Bilet satışlarının yanında yurt dışı turlarını, öğrenci değişimi işini yeniden başlattım. Tabi kardeşlerimin yurt dışında olmaları da bana önemli avantajlar sağlıyor.
 
ŞUANDA YAPTIĞINIZ ÇALIŞMALARLA İLGİLİ BİLGİ VERİR MİSİNİZ?
Yurtiçi ve yurt dışı uçak biletleri satışları, tur operatörlüğü, gemi turları, yerli ve yabancı grup değişimleri, gezi ve toplantı amaçlı tur organizasyonları, yurt dışında dil eğitim kursları gibi çalışmalarımız bulunmaktadır. Özellikle dil eğitimi almak isteyen gençlere farklı alternatifler sunularak tercihlerine yardımcı olunuyor.
 
BÜTÜN BUNLAR İÇİN ÇOK İYİ PLANLAMASI GEREKİYOR, BUNU NASIL BAŞARDINIZ?
Aslında ben öğrenciyken çok hareketli, sosyal çevresi geniş olan, etkinliklere katılmayı seven bir kişiydim. Okulun yanı sıra tiyatro, folklor, dans kurslarına giderek belgeler dahi aldım. Yani Ankara’daki üniversite yaşantım bana çok önemli deneyimler kazandırdı, konulara farklı açılardan bakmamı öğretti. En başta zamanı hiç boşa harcamamam gerektiğini biliyorum. Planlı olmayı, araştırmayı ve çok çalışmayı severim.
 
TURİZMİN İÇERİSİNDE OLAN BİR KİŞİ OLARAK ÖNCE SEKTÖRÜN GELECEĞİNİ, SONRA DA BÖLGEMİZ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİR MİSİNİZ?
Bugün kültürel, sosyal ve ekonomik bir olgu haline gelen turizmin gelişmesiyle turistlerin de profili değişmiştir. Beklenti ve taleplerinde her geçen zamanda değişiklikler olan turistler gidecekleri ülke, bölge, şehir ve işletme konusunda, çeşitli mesajlardan daha fazla etkilenmeye, seçici olmaya başlamış, faydalanmak istediği hizmetler de artmıştır. Bu gelişmeler ise ülkeler, bölgeler, şehirler, özel alanlar ve işletmeler açısından rekabetin hızla artmasına neden olmuştur. O yüzden de turizmde, bir destinasyonun rekabet etmesi ve başarılı olabilmesi için, yüksek kaliteli bir hizmet sunması gerekmektedir. 24 saat işinizi çok ciddi yapmak durumundasınız. Devletimizin de bu işe ne kadar önem verdiğini biliyoruz.
Bölgemiz açısından değerlendirdiğimizde de 2013 yılının zorlu geçeceğini düşünüyorum. Özellikle Hatay’ın, savaşların ve iç kargaşaların yoğun olduğu ülkelerin sınırında olması turizm sektörünü olumsuz etkilemektedir. Suriye ile ilişkilerimizin olumlu olduğu dönemlerde Halep, Şam, Lâskîye gibi kentleri de içerisine alan geziler düzenleyerek yabancı grupların buraya gelmesini sağlayabiliyorduk. Hatta kalış sürelerini dahi uzun tutuyorduk. Yine Ortadoğu ülkelerinden de başta ilimiz olmak üzere ülkemize ciddi oranlarda turist getirebiliyorduk. Şimdi insanlar korkuyor ve tedirginler. Bu yüzden de tercihleri bizim bölge olmuyor. Ancak buralardan yurt dışına gidişler arttı. Yaşanan gelişmeler çerçevesinde bizde titiz çalışmalar yaparak farklı ülke organizasyonlarına ağırlık verdik. Özellikle de bayramlarda, uzun tatil dönemlerinde yurtdışına giden müşteri sayımızda geçtiğimiz yıllara nazaran yüzde 30'luk bir artış var.
 
SORUNLAR NELER?
Hem coğrafi konumu ve iklimi hem de sahip olduğu doğal kaynaklar açısından büyük bir avantaja sahip olan Türkiye’nin zengin örf ve adetlerinin olması, misafirperver bir toplum yapısının bulunması önemli bir avantaj oluşturmaktadır. Bununla birlikte, bir hizmet sektörü olan Turizm doğrudan ya da dolaylı olarak yaklaşık kırk sektörle az veya çok ilişkisi bulunduğundan her yönü ile detaylı irdelenmelidir. Bu nedenle sorunları kendi içinde değerlendirmekte fayda vardır.
Ülkemizde turizmi altyapı, planlama ve yatırım sorunları sekteye uğratmaktadır. Altyapı sorunlarının başında, çarpık kentleşme ve ulaşım gelmektedir. Tabi altyapıdaki sorunlar doğrudan çevre kirliliğine neden de olabildiği için, bu da bölge ve ülkeye gelen turistler açısından olumsuz bir izlenim yaratmakta, orta – uzun vadede turizmi yıpratmaktadır. Türkiye’nin doğal kaynaklarının korunmasına daha fazla öncelik verilmelidir
Dünyadaki hızlı ekonomik, siyasal, teknolojik gelişim ve değişimlere paralel olarak turizm anlayışlarında da önemli bir değişim gözlenmektedir. Giderek lüks turizm hareketlerine katılım azalmaktadır. Zamanla daha da belirginleşen yeni anlayışta turistler; deniz, kum, güneş üçgeninin dışında, doğa ile iç içe abartılı olmayan tesislerde temiz bir oda, iyi hizmet ve tüm bunların başında bozulmamış ve temiz bir çevrede aktif bir tatil yapabilmeyi istemektedirler. Bu doğrultuda ülkemizde turizmin tüm yıla yayılması, kıyı turizmi dışında diğer turizm çeşitlerinin ve iç bölgelerimizdeki turizm aktivitelerinin geliştirilmesi için ulaşım bağlantıları güçlendirilmelidir.
Yine bacasız sanayi diye adlandırılan Turizm, Türkiye’de son yıllarda büyük bir sıçrama göstermesine ve ekonominin en çok döviz girdisi sağlayan sektörlerinden biri olmasına rağmen yetişmiş eleman bulmak oldukça zor oluyor.
Turizmcilik bir hobi değildir. Sektör ve bu sektörde büro açarak, istihdam yaratarak, vergi ödeyerek hizmet veren acenteler, kaçak ya da amatör organizasyonlar yüzünden zarara uğramaktadır. Dünyada üçüncü büyük sektör olarak kabul edilen turizmin, ülkemizde de ehil ellerde yürütülmesini sağlayacak düzenlemelerin hızla yaşama geçirilmesi gerekiyor.
 
TATİL İÇİN YURT DIŞINI TERCİH EDECEKLERE NELER ÖNERİRSİNİZ?
Söz konusu tatil olduğunda bir tatilcinin güvenebileceği bir seyahat danışmanı ve acente başta gelir. Bizde bu konuya çok dikkat ediyoruz. Misafirlerimizin güvenini kazanmaya yönelik, sattığımız ana kadar değil satış sonrasına odaklı bir hizmet sunmaya çalışıyoruz. Yüzdesi değişen kar oranları bir yana, misafirlerimizin yolculuğa başladığı andan, oteline vardığı, konakladığı ve döndüğü ana kadar takipçisi oluyor, misafirimizden gelen her eleştiri, öneri ve şikâyetleri, artı ve eksileri göz önünde bulundurarak kendimizi her alanda geliştirmeye, büyütmeye devam ediyoruz. Sektörümüzle ilgili gelişmeleri yakından takip ediyor, teknolojiyi de en iyi şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Her sektörde olduğu gibi turizmde de güven sağlayamazsanız, yenliği yakalayamazsanız, hizmette en iyiye ulaşamazsanız başarısız olursunuz.
 
BİRAZ DA KİŞİSEL SORULAR YÖNELTMEK İSTİYORUM. EĞİTİM ALDIĞINIZ BRANŞLA, YAPTIĞINIZ İŞ ÇOK FARKLI. ZORLANMADINIZ MI?
Bana göre üniversite bir basamak değil, etikettir. Muhakkak okuduğunuz, eğitim aldığınız işi yapacaksınız diye de bir kural yok. Önemli olan hedeflerdir. Aslında öğretmenliği çok seviyordum. Özellikle de bayanlar için çok rahat bir işti. Ama olmadı. Orada takılıp kalmaya gerek yoktu. Kendi işimi kurarak dolu dolu yaşamı tercih etmiş oldum. Yaptıklarınıza güzel yönden bakınca da hayatın kolaylaştığını düşünüyorum. Yenilikleri takip edebiliyor, istediğinizi yapabiliyorsunuz. Koyduğunuz hedeflere de ulaşabiliyorsanız sizden daha mutlu kimse olamaz. 21 yaşında iş hayatına başladığımda başta ailem olmak üzere tüm çevrem benim çalışmama her zaman destek oldular. Evde oturmayı sevmem. İnsan ilişkilerim, kendime olan özgüvenim de kuvvetlidir. Yaptığım tüm işlerimde bu özelliklerim bana önemli avantajlar sağlamıştır. Turizm sektörüne girdiğim için de çok mutluyum. Bana, yaşantıma çok önemli değerlen kazandırmıştır. Belki rüyalarınızda dahi göremeyeceğiniz yerleri görme olanağına kavuşuyorsunuz. Yaşama bakış açınız değişiyor. Kültürünüz, bilginiz, insanlara yaklaşımınız farklılaşabiliyor. Sürekli hareket halinde oluyorsunuz.
 
BUNDAN SONRAKİ HEDEFLERİNİZİ AÇIKLAR MISINIZ?
Tabiî ki işimi geliştirmek ve şirketimi büyütmek için çok çalışmaya devam edeceğim. Her girişimcinin somut bir hedefi olmalı ve o hedefe koşmalı. Ben öncelikle sektörümde teknolojiyi de kullanarak yeni bağlantılarla iş kapasitemi yükseltmeyi hedefliyorum. Antakya’ya şube açacağız. Yeni yıl da özellikle gemi turlarına ağırlık vereceğiz. İskenderun’a büyük turist gemilerini getirmek için yoğun girişimlerimiz var. Aynı zamanda İskenderun’dan başka ülkelere gemi turlarının düzenlenmesini sağlamak, Antakya Havaalanı’ndan uçaklarla tur organizasyonları düzenlemek projelerimiz arasındadır.
Bir de önemli olan farklı konuları yakalayan girişimci olabilmektir. Çok inandığınız konuların peşinden cesurca gidebilmelisiniz. Ben her zaman yaptığım işin gerçek bir değeri olsun, sonucunda insanların hayatında iyi yönde bir fark yaratsın istiyorum. Şuanda da kardeşimle birlikte yeni ve ilk olacağına inandığımız projeler var. Amerika’da iş kurmak isteyenlere yönelik danışmanlık hizmeti verebilecek yeni bir yapılanma üzerinde çalışıyoruz.
 
İŞ HAYATINDA KADIN OLMANIN DEZAVANTAJI NEDİR SİZCE?
Toplumumuzda şöyle bir anlayış, döngü var. Bir erkeğin hatası kabulleniliyor. Kadın hata yapınca da “İşte kadın değil mi?” deniyor. O yüzden hep daha çok çalışmamız gerekiyor. Daha çok çalışıp daha az hata yapınca da önünüz açılıyor. Yani bir erkek kadar çalışsanız dahi geride kalma durumunuz da olabiliyor. Orada bir eşitlik yok tabii.
 
SON OLARAK SİZİN GİBİ GİRİŞİMCİ OLMAK İSTEYEN HEMCİNSLERİNİZE NELER ÖNERİRSİNİZ?
Girişimcilikte kararlı olmak ve sabır çok önemlidir. Kişi kendisini heyecanlandıran fikrini izlemekten korkmasın. Bir projenin başarılı olabilmesi; kurucunun içindeki inanca ve tutkuya bağlı diye düşünüyorum. Her zaman daha fazla yapılacak şey vardır. Bu yüzden de girişimcilikte bahanelere yer yok. İşleriyle ilgili fikir desteği verebilecek, kendi deneyimlerinden, başarılarından yola çıkarak kendi fikirleri üzerine yapıcı eleştirilerde bulunabilecek insanlar bulsunlar. Bu insanlarla bağlantılarını hiç kopartmasınlar. Biz Türk kadınları zaten doğal girişimcileriz ve çok çalışırız. Tek ihtiyacımız kendimize güvenimizi kaybetmemek. Her yeni işte zorluklarla ve engebelerle karşılaşılır. Özellikle böyle zamanlarda çevremizdekilerin de desteğini almakta yarar var. Fikirlerimizi ailemizle, arkadaşlarımızla paylaşmalıyız, onların eleştirilerini de sonuna kadar dinlemeliyiz ama bizi kimsenin başaramayacağımıza inandırmasına da izin vermemeliyiz. İnsan hedefini yakalasa bile yakalanabilecek başka hedefler olduğu için hiçbir zaman sona geldim dememeli. Her son yeni bir başlangıçtır. İşe başlamasının ardından yaşayacağın zorluklara göğüs gerebileceğine inanmalı, kendinde o sabrın olduğuna karar vermelidir. Yapabileceğinize inandığınızda zaten her şey çok hızlı gelişiyor. Bizler güzelliği ve üretkenliği temsil ediyoruz, ben kadın girişimlerinin çok başarılı örneklerini görüyorum. Her şey bir kararla başlıyor, lütfen kendimize güvenelim ve ilk adımı atalım… Ben yaptığım hiçbir işte ‘Asla!’ demedim, çünkü ideallerim için bütün özelliklerimi kullanabileceğim bir meslek turizm. Eğer kadınlar, kadınlıklarının ardına gizlenmezse her şeyin üstesinden gelebilir.
 
 
 


Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet