Skip Navigation Links

Sorunlar AB ile sınırlı değil

Küresel ekonomideki dalgalanmalar bir türlü durmuyor. Biliyorsunuz Avrupa'da 20 aydır borç krizi yaşanıyor.

Ekonomi   A+a-


 
İTSO Başkanı Halil Şahin Ağustos meclis toplantısında küresel ekonomiye dikkat çekerek şunları söyledi, “Küresel ekonomideki dalgalanmalar bir türlü durmuyor. Biliyorsunuz Avrupa’da 20 aydır borç krizi yaşanıyor. Yunanistan, Portekiz, İtalya, İrlanda, İspanya hepsinin kamu borç stokları çok yüksek.
Bir dönemin en yüksek notuna sahip olan İrlanda teslim bayrağını çekti. Yunanistan’ın notu yatırım yapılamaz seviyesinde bile değil, ‘’iflas’’seviyesine düştü. Ancak IMF’ninde ifadesiyle ‘’Yunanistan’ın borç krizinden kurtulması halinde bile, krizin Euro bölgesine yayılma riski var.’’
 
Yine bir ramazan ayında sizlerle birlikte olmaktan son derece mutluyum. Bizleri rahmeti ve bereketiyle donatan, Ramazan ayınız mübarek olsun.
12 Haziran seçimleri geride kaldı. Herkes sözünü söyledi, yüce milletimiz kararını verdi. Millet iradesinin üstünde hiçbir şey yoktur. Şimdi artık önümüzdeki döneme odaklanmamız lazım.
 
Önümüzdeki dönem hem riskleri hem fırsatları içinde barındırıyor.
 
Hem küresel ekonomide hem de siyasette bizi etkileyebilecek çok hızlı gelişmeler yaşanıyor. Çünkü İrlanda, Yunanistan ve Portekiz’den sonra borç krizinin Avrupa’nın dev ekonomileri İtalya ve İspanya’ya da yayılma riski var. Bu risk bile küresel piyasaları alt üst etmeye yetiyor. Bizim 2001’de yaşadığımız krize benzer bir durum yaşıyorlar. Bu krizin çözümüne yönelik çok geç ana doğru bir adım attılar. Almanya ve Fransa öncülüğünde Avrupa Yunanistan’a yeni bir mali paket sunulması konusunda anlaşmaya vardı.21 Temmuz’da alınan kararla Yunanistan’ın borcu ortalama% 21’lik bir indirimle uzun vadeye yayıldı.
 
Özel sektör ve bankalar borç yapılandırmaya ortak oldu.
 
 
ABD’de benzer sıkıntılar var. Borçlanma limiti tartışmaları piyasaları tedirgin etti. Bunların üstüne 1917’den beri ilk kez kredi düşürülünce bütün dünya borsaları çöküş yaşadı. ABD’de büyüme verileri kötü geliyor Batı’da yaşanacak ikinci bir durgunluk bizim ekonomimizi de etkileyebilir. Ama onlardan farklı potansiyele sahibiz.
 
 
2.TÜRKİYE EKONOMİSİ
 
Türkiye, milli gelirini kriz öncesine göre artırabilen 10 ülke arasında. 2011 ilk çeyrekte % 11 lik büyüme ile dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olduk. Fırtınalı suda bizi sağlan kılan 3 önemli faktör var.
-Özel sektörümüz dinamik
-Kamu borç stokumuz düşük
-Bankacılık sektörümüz güçlü
 
Öte yandan yumuşak karnımız cari açık. Cari açık rekor düzeye çıktı. İhracatımız ithalatımız kadar hızlı yayılamıyor. Bu da cari açığı arttırıyor. Şimdilik bir sorun yok ama dışarıda yaşanacak sarsıntılar, içeride cari açık sorunuyla birleşirse sıkıntı yaşayabiliriz. Kurdaki harekette bunu gösteriyor. Son 8 ayda TL dolar ve euro karşısında % 25’ten fazla değer kaybetti. Son 1 aydaki değer kaybı ise % 8 düzeyinde.
TCMB’nin önümüzdeki döneme ilişkin senaryo analizi piyasalar açısından çok önemli görüyorum. TCMB 2 farklı senaryo üzerinde duruyor. Buna göre:
 
Senaryo A : Euro bölgesi + ABD’deki sorunla hızlı/erken çözün bulunur : bu durumda likidite bolluğu,artan risk iştahı ile birlikte getiri peşinde koşar.Emtia fiyatları yukarı gider TL değer kazanır.Bu durumda TL’deki değer kazanma baskısını azaltmak üzere politika faizlerinde ölçülü bir indirime gidilebilir.Ancak fon girişlerinin neden olduğu olumsuz etkileri azaltmak üzere zorunlu karşılık oranları sabit bırakılacak ve bankalara ek maliyet yaratmadan yeni sıkılaştırıcı önlemler hataya aktarılacak.( marjinal zorunlu karşılık oranı kaldıraçların azaltılması gibi.)
 
Senaryo B : Euro bölgesi + ABD’deki sorunlara geç/tatminkar olmayan çözüm bulunur ya da bulunmaz: bu durumda risk iştahındaki bozulma daha da kötüleşir.Ekonomik durgunluk riski artar.TCMB, ekonomik faaliyetleri desteklemek adına faizlerde ölçülü indirime gider.Bu doğrultuda, zorunlu karşılık oranlarında da kademeli bir şekilde indirime devam edilir.
 
Her iki senaryoda amaç: faiz indirimi ve parasal genişlemeyi sağlamaktır.
 
Kurdaki artış ne getirir ?
 
-İhracatımız artabilir
Her ne kadar Avrupa’da işler kötüye gitse de kriz döneminde kaybettiğimiz pazarları geri alabiliriz.
 
-İthalat özellikle de enerji faturamız kabaracak
Yılda 40 Milyar dolar Enerji faturamız var.
Dolar 1.40’tan 1.70 e gelince 12 milyar dolarlık ekstra ödeme anlamına geliyor.
-Karlılık azalacak.Bazı firmalar borcunu çevirmekte zorlanabilir.
Özel sektörün 155 milyar dış borcu var.105 milyar dolar döviz cinsi krediyi de ekleyince toplamda 255 milyar dolarlık riskimiz var.
 
TUİK, 2011 Mayıs dönemine ilişkin istihdam rakamlarını açıkladı.Buna göre işsizlik oranı % 9.4 ile geçen yılın aynı dönemine göre 1.6 puan , geçen aya göre ise 0.5 puan düşüş kaydetti.Bu rakam son 36 ayın en düşük işsizlik oranı.Tarım dışı işsizlik oranı % 12 , genç nüfustaki işsizlik oranı ise %17.5 oldu. Mevsim etkilerinden arındırılmış verilere göre işsizlik oranı Mayıs’ta bir önceki aya göre 0.2 puan artarak % 10.3 oldu. Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı Mart ayında % 10 ile dip yaptıktan sonra son iki aydır, sınırlı olmakla birlikte yükseliyor.
 
TCMB, para politikası değerlendirme raporlarında istihdam piyasasındaki gelişmelere sürekli atıfta bulunur. Son dönemde, işsizlik oranı kriz öncesi seviyeye gelmiş durumda. Mayıs ayında istihdam miktarı 24.45 milyon ile rekor kırdı. Bunda, işgücüne katılma oranındaki artışında etkili olduğunu söyleyebiliriz.(% 50,5 ile mevcut endeks tarihin rekorunu kırdı). Ancak mevsimsellikten arındırılmış hesaplamaya göre son iki ayda yaşanan sınırlı artışlar, istihdamdaki iyileşmenin duraklamaya girdiğine işaret ediyor. Bu da ilk çeyrekteki canlanma sonrasında Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde ivme kaybettiğine ilişkin görüşleri destekliyor. Bu yönüyle TCMB’nin öngörüleri paralelinde bir gerçekleşme olduğunu söyleyebiliriz.
 
 
Değerli Meclis üyeleri
 
Biz her türlü senaryoya hazırlıklı olmalıyız.
Biz daha önce de söylemiştik.
‘’Biz artık kriz lafını kullanmayacağız’’ demiştik.
Yine kriz demeyeceğiz.
Tedbirli olmak başka bir şey, devamlı kriz ve felaket telalığı yapmak başka bir şey.
 
Karamsar olmaya gerek yok.
 
Ancak,’’tüketmeyin, harcama yapmayın’’ çağrısı yanlış.
Ekonomi üretecek ve tüketeceğiz.
Sanayi şalter mi indirsin, üretimini sürekli stoka mı çeksin ?
Nasıl olacak bu ?
 
Hiçbir sanayici satmadan üretim yapamaz.
Ekonomiyi dizginleyelim derken durdurursak Avrupa’nın durumuna düşeriz.Dolayısıyla tedbir söyleminde bulunurken , kriz algısına yol açacak demeçlerden uzak kalınmalı.
 
Avrupa ,Avrasya , Ortadoğu ,ve Orta Asya bölgesinin en hızlı büyüyen , en dinamik ülkesiyiz.
 
Sadece dikkatli olmamız gereken bir süreçten geçiyoruz.
 
Yatırım ve finansman kararlarında temkinli olalım.
Yatırımları yaparken aşırı borçlanma yerine daha çok özkaynak kullanalım,
Harcamalarımız gelirlerimizi aşmasın,
Uzun vade ve gelirlerimiz cinsinden borçlanalım.
 
İhracat pazarlarımızı çeşitlendirelim.
 
Avrupa’daki kriz derinleşirse ihracatı olumsuz etkileyebilir.
Arap Baharı’nın yarattığı yatırım ve turizm fırsatlarını değerlendirelim.
Olmadığımız pazarlara gidelim. Hedeflerimizi doğru belirleyelim. Meksika, Brezilya , Hindistan , Çin gibi….”
 
 
 


Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet