İTSO Eylül ayı olağan toplantısı İTSO meclis salonunda yapıldı.
Toplantıya İTSO Başkanı Halil Şahin, İTSO Meclis Başkanı Mehmet Binbay ve İTSO Meclis üyeleri katıldı. Toplantıda ilk olarak konuşan başkan Halil Şahin dünya ve Türkiye ekonomisini değerlendirdi. Küresel ekonomideki çalkantının ülkemizi etkilediğini, daha dikkatli ve tedbirli olunması gerektiğini söyleyen Şahin konuşmasında: “Ekonomik İşbirliği ve Kalkındırma Örgütü ( OECD) küresel ekonomik toparlanmanın durma noktasına geldiğini, duraklamanın yılın geri kalanında da devam edeceğini bildirdi.
Yılın ilk yarısında Amerika ve Euro kullanan Avrupa Birliği ülkelerinin de aralarında bulunduğu birçok ekonomide büyümenin beklenenden daha zayıf olduğu belirlendi. Amerikan ekonomisinin bu yılın ilk yarısında % 1.6 , Euro bölgesinde % 1.7 de kalmıştır.Yılın ikinci çeyreğinde Fransa daki büyüme 0 iken İtalya % 1 , İspanya binde 7 Almanya binde 5 olmuştur.ABD de uygulanan parasal ve mali genişleme politikalarının etkileri çok sınırlı olduğunu görüyoruz. Rapora göre işsizlik oranıysa hala yüksek. Kimi ülkelerse işsizliğin kronik bir sorun haline gelme riskiyle karşı karşıya. Amerika ve Avrupa’dai borç krizine bağlı olan borsalardaki çalkantılar tüketicinin güvenini sarsmıştır. Bunun sonucunda konut inşaatları, iş yatırımları ve dayanıklı tüketim malları satışları düşmüş durumda. Bu belirsizlik yılın ikinci yarısında da büyümeyi engelleyecektir. Türkiye Ekonomisinde ise; TÜİK, 2011 yılı ikinci dönemine ilişkin Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. İkinci çeyrek büyüme rakamları beklentileri aştı: Yüzde 8.8. Ekonomi, yılın ikinci çeyreğinde de yüksek oranlı büyüme seyrini devam ettirdi.2011’in ilk çeyreğinde yüzde 11.6 oranında büyüme kaydeden ekonomi, ikinci çeyrekte de beklentilerin üzerinde performans sergileyerek yüzde 8.8 büyüdü. TÜİK, daha önce birinci çeyrek için açıkladığı yüzde 11.0 lık büyüme oranını yüzde 11.6 olarak düzeltti. 2010 yılı büyüme oranı da düzeltmeler neticesinde yüzde 8.9 dan yüzde 9.0 a
çıktı. 20 Eylül’deki Para Politikası Kurulu toplantısının, Merkez Bankası’nın ekonomik aktiviteye ilişkin son görüşlerini paylaşması açısından Eylül ayı içersinde takip edilecek önemli konulardan biri olduğunu hatırlatmak isterim. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), işsizlik oranının, 2011 Haziran döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 1.3 puan azalarak yüzde 9.2 seviyesinde gerçekleştiğini bildirdi. Haziran’da Türkiye’de işsiz sayısı 2 milyon 537 bin kişi, istihdam edilenlerin sayısı da 24 milyon 901 bin kişi oldu. Kentsel alanlarda işsizlik oranı yüzde 11.6, kırsal yerlerde yüzde 4.9 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Hanehalkı İşgücü araştırması ‘’ 2011 Haziran Dönemi Sonuçlarına ( Mayıs-Haziran-Temmuz) ‘’ göre, 2010 yılı Haziran ayında 2 milyon 751 bin kişi olan işsiz sayısı, bu yıl aynı dönemde 2 milyon 537 bin kişiye geriledi. İstihdam da 23 milyon 488 binden, 24 milyon 901 bin kişiye çıktı. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine bir göz atmak gerekirse Ağustos ayında ihracat , geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 29.89 artışla 11 milyar 78 milyon dolar olurken yılın 8 ayında yüzde 21.63 artışla 88 milyar 550 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. 12 aylık dönemde ihracat yüzde 17.48 artışla 129 milyar 628 milyon dolar oldu. Ağustos ayında en fazla ihracat yapan sektör 1 milyar 508 milyon dolarla hazır giyim ve konfeksiyon oldu. Bunu 1 milyar 507 milyon dolarla kimyevi maddeler ve mamuller, 1 milyar 318 milyon dolarla otomotiv endüstrisi, 1milyar 236 milyon dolarla çelik takip etti. Hız kesmekle birlikte sanayi üretimindeki artış da devam etmektedir. Haziran ayındaki sanayi üretimindeki artış bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.7 artmıştır. Temmuz ayı ödemeler dengesi istatistikleri güçlü iç talebe ve artan emtia fiyatlarına bağlı olarak dış dengede yaşanan bozulmanın yavaşladığına işaret ederken, Merkez Bankası’nın mevcut politika bileşiminin görece işe yaradığına referans
veriyor. Cari açığın geçtiğimiz senenin baz etkisine bağlı olarak önümüzdeki dönemde artmaya devam edeceğini düşünmekle birlikte, cari açığın yıl sonunda 75.0-80.0 milyar dolar aralığında gerçekleşebileceğini tahmin ediyorum. Bu durum gelecekte ekonomik durgunluğu engellemek için bazı önlemler alınması gerekiyor.Bu önlemleri sıralamak istersek: büyümeyi teşvik etmek için yapısal reforma gitmek, uzun vadeli olarak faiz oranlarını düşük tutmak ve enflasyonu kontrol etmek, ve ticaret açığını kapatacak adımlar atmak gerekiyor. Küresel ekonomik büyümedeki yavaşlama kaygıları nedeniyle Altındaki yükseliş devam ediyor. Asya borsalarında altının fiyatı yüzde 0.9 değer kazandı ve ons fiyatı 1913 dolara yükseldi. ABD ekonomisindeki yavaşlama ve Avrupa’daki kamu borcu krizi, ekonomik belirsizlik dönemlerinde güvenli yatırım aracı olarak görülen Altına talebi artırdı. Uzmanlar, ABD’de yeni bir ekonomiyi canlandırma paketinin gündeme gelmesiyle Altına talebin ve fiyatlarının daha da yükselebileceğini söylüyorlar. Bu yılın ilk sekiz ayında TÜFE’de yüzde 3.75, ÜFE’de 8.05 oranında artış gerçekleşti. Ağustos ayı itibariyle 12 aylık ortalamalara göre yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 6.24, üretici fiyatlarında yüzde 9.76 düzeyinde oldu.
Türkiye dünya ekonomilerinde yaşanan olaylarla başından beri ayrışmış olduğunu düşünüyorum. Cari açık üretim ve istihdamla ilgili olumsuzlukları giderme yolunda da önlemler alınmaya başlandı. Ümidim bu önlemlerin başarılı olması. Tabi ekonomideki olumlu gelişmeler Avrupa ve Dünya ekonomisi gidişatının Türkiye’yi etkilemeyeceği anlamına gelmiyor. “Nasıl başa çıkarız” Türkiye’nin üretim ve ihracat gücünü nasıl yönetiriz konusuna bakılması gerekiyor. İstihdamı, üretimi ve ihracatı artırıcı önlemler ve politikalar hayata geçirildikçe işler daha iyi olacaktır. Ekonomimizin temellerinin sağlam olduğunu ve içerden kaynaklanan bir risk olmadığını, ancak küresel ekonomideki çalkantıdaki bizi etkilediğini bu nedenle de her zaman söylediğimiz gibi daha dikkatli ve tedbirli olmamız gerektiği bir kez daha söylemek istiyorum.