Genç yaşta Türkiye’nin saygın İçmimarları arasındaki yerini aldı .. Tasarladığı dev projeler büyük ilgi görüyor.. 26 yaşında ve en önemli projelerin iç ve dış cephe tasarımlarıyla büyük başarılara imza atan İçmimar Çağrı Aytaş, yeni hedeflere doğru emin adımlarla ilerliyor..

Türkiye’de son yıllarda çıkışları ve inşaat sektörüne olumlu katkılarıyla kendini hissettiren İçmimarlık meslek grubu, yapıların estetiğine, dokunuşlarıyla, çizgileriyle, hayalleri ve insanların beklentileriyle bütünleşen eserleri yaratıyor.

Dokunuşları ve çizgileri yüzyıllardır dimdik ayakta duran tarihi yapılara dönüşü, özlemi anımsatıyor kimi zaman..

Katedraller, Camiler, Saraylar, Köşkler ve daha bir çoğu yüzyıllardan bu yana dimdik ayakta olan eserler, günümüz içmimarlarına da ilham kaynağı olabiliyor.

Dönemin mimarları tarafından tasarlanan bu yapılar, günümüzde İçmimarların uygulamalarıyla Modern Mimariye aktarılıyor.

Hatay başta olmak üzere bir çok mega kentte yaptığı bina tasarımlarıyla kısa zamanda isminden bahsettiren ve meslek grubunun önemli İçmimarları arasındaki yerini alan 26 yaşındaki İçmimar Çağrı Aytaş, herkesin hayranlıkla baktığı ve “keşke benim olsa” dediği yapıları tasarlıyor.

Hatay’ın marka inşaat şirketlerinin birinci tercihi olmayı çok genç yaşta başaran İçmimar Çağrı Aytaş, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İçmimarlık bölümünü tamamladı. Öğrenim hayatı sırasında hocalarının da dikkatini çeken ve takdirini kazanan projelerle öne çıkan içmimar Çağrı Aytaş, üniversite kurulu tarafından 2009-2010 yıllarında İtalya’nın Florance kentinde düzenlenen “uluslararası “Sculpture And Sculptural Works İn The Architecture Of Florence” başlıklı workshop çalışmasına” katılmak gibi büyük bir şansı yakaladı.

Araştırmacı, yenilikçi ve geleceği öngören tasarımlarıyla dikkat çeken İçmimar Çağrı Aytaş, müşterilerin yaşam biçimi, hayalleri ve beklentileriyle de özdeşleşen tasarımlara imzasını atıyor.

 

1-Sayın Çağrı Aytaş, bize eğitiminizden bahseder misiniz?

İç Mimarlık diplomamı Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinden aldım. Okurken 2007-2008 yılında Levent Şirketler Grubunda Stajımı yaptım. 2008-2009 yılında endüstriyel tasarımcı Steve DISKIN’in üniversitemizde düzenlemiş olduğu Insıde-Out başlıklı workshop çalışmasında iç mimarlık bölümü öğretim komitesi tarafından seçilerek yer aldım. 2009-2010 yıllarında İtalya’nın Florance kentinde düzenlenmiş olan uluslararası “Sculpture And Sculptural Works İn The Architecture Of Florence” başlıklı workshop çalışmasına üniversitemiz İç Mimarlık bölümü öğretim komitesi tarafından seçilerek İtalya’da üniversitemizi temsil eden iç mimarlar olarak workshop çalışmasına katıldım.

 

2- Projelere yaklaşımınız ve tasarım sürecinizden bahseder misiniz?

 

Projelere yaklaşımım müşterilerim ile aramızda bir bağ ve empati oluşuyor. Onların yaşam tarzlarını bilmem, onları anlamam, beğenilerini özümsemem ve ne istediklerini tam olarak kavramam,o projenin doğru şekillenmesini sağlıyor.

Müşterilerim, eğer benim bu tarzımı ve çizgimi beğenerek bana gelmişse, o projeye çok daha çabuk adapte olabiliyorum. Çünkü biliyorum ki, ortaya iki tarafın da içine sinen güzel bir sonuç çıkacak. İşimde, hem kendi tarzıma sadık kalabilmeyi, hem de müşterimin kişilik özelliklerine uygun unsurları ortaya çıkarabilmeyi hedefliyorum.

 

3- Başarınızın sırrını nelere bağlıyorsunuz?

 

Başarılı olmamı önem verdiğim değerler doğrultusunda yaşamama bağlıyorum. Başarının peşinden koşmaktansa, beraber çalıştığım insanların güvenlerini hak edecek adımlar atmaya, üstlendiğim her projenin her detayına bir başkasının kendi oturacağım yere göstermesi istediğim özeni göstermeye, bilgilerimi iç mimari alanında çıkan yenilikler konusunda güncel tutmaya, her daim araştırmaya ve daha fazla şey öğrenmeye gayret ediyorum. Tüm bunlar, işime olan tutkum ve disiplinimle birleşince ortaya çok güzel sonuçlar çıkıyor.

 

4-İlerleyen süreçte sizi hangi projelere imza atarken göreceğiz?

Residential projelerde çalışmaktan büyük zevk alıyorum. Bununla birlikte artık biraz daha fazla, büyük çaplı kurumsal projelere yoğunlaşmak istiyorum. Örneğin lüks siteler veya oteller gibi. Çağrı Aytaş İç Mimarlık olarak, önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi planladığımız farklı bir projemiz var. Şu anda hazırlık aşamasında.

 

5- Marka Kent söylemi son yıllarda yaygınlaştı. Gecekondu sorununun çözülmediği bir ortamda marka kentten bahsetmek ne kadar doğru ?

 

İskenderun ve özelinde çevre mahalle ve hatta ilçelerde çarpık kentleşme ve geçmiş yılların birikimi  bir sorun. 1980’li yılların öncesinde başlayan ve geleceği öngörmeden yapılan imar katiamlarının bugünlere sirayet ettiğini görüyoruz. Kentsel dönüşümün gelecek 50 yılı baz alarak planlanması ve binaların, cadde ve sokakların tasarımlarına azami özen gösterilmesi sorunu kısmen de olsa çözecektir.

 

6- Binaların silüyeti, estetiği ek gider ve maliyeti arttırıcı unsurlar olarak görülmekle birlikte sizin işiniz binaların estetik görünümünü süslemek ve iç tasarımlara önem vermek. Yapılan ek giderler fuzuli mi ?

 

Günümüzde binaların satışında albenisinin artışında alıcının ikna edilmesinde dış görüntü büyük önem arzediyor. Yapılan tüm giderler binaların değerine değer katıyor. Hem bina sahibi, hem de yatırımcı kazanıyor. Marka kentlerin tamamında Avrupa ülkelerinde yaygın olan anlayış da bu aslında.

Yapıların değerine değer katarken, aslında yaşadığınız kentin de markalaşmasına ciddi katkı sunuyorsunuz. Düşünün ki, bir kente tepebir mevkiden bakıyorsunuz ve o kentin gece kondularıyla birlikte kendini tüm ihtişamıyla gösteren yapılar dikkatinizi çekiyor. O anda edindiğiniz intiba, “bu kent gerçekten gelişiyor ve ekonomik anlamda da ilerliyor” şeklinde olacaktır. Eğer yatırım yapmak istiyorsanız da o kente mutlaka yatırım yaparsınız.