Skip Navigation Links
Enerjisa-Toroslar

GERÇEKTEN Mİ ?

Gün geçmiyor ki kalbimizin kırıklarını yerden toplamadığımız bir an bile olmasın.

seda ağçam

Gazete Köşesi   A+a-

seda ağçamseda ağçam 
seda@8gunhabercom
  Doğan güneşle birlikte, her defasında kendimize söz versek de kazanan hayal kırıklıkları oluyor ne yazık ki. Zamanın dev aynasında yarım kalmış sevinçlerimizi tamamlamak için gerekli olan cesaretimizin eksiklerini göremediğimizden kendimizi mükemmel sanıyoruz. Fakat durum sandığımız gibi değil. Birilerinin bize gerçeği söylemesi gerekiyor. Belki de mucizelerin kalbimize fısıldamasını beklemek yerine, gerçeklere koşar adımlarla biz gitmeliyiz.
 
Gerçeklerden bahsetmiştik. Evet, nedir bu gerçekler? Sürekli bizleri yalanlarla yaşamaya iten, kendilerinden çok korktuğumuz gerçeklerden bahsetmenin zamanı geldi de geçiyor. O zaman başlayabiliriz. Gerçek, insanlardan sakladığınız kişiliğiniz, sırlarınız, saman altından su yürüttüğünüz işleriniz, maskesiz, makyajsız benliğinizdir. Herkese yalanlar söylerken kendinizden saklayamadıklarınızdır. Gerçekler, onlarla yüzleşmediğiniz sürece kâbusunuz olmaya devam ederler. İçinizi kemiren duygular misali kendilerini hatırlatmak gibi kötü huyları vardır. Siz onları hasıraltı edip görmezden gelmek isteseniz de onlar er ya da geç zeytinyağının suyun üstüne çıktığı gibi karşınıza dikiliverirler. O saatten sonra da geriye yapmanız gereken tek bir şey kalıyor. O da onlara istediklerini vermektir. Gerçeklerde zaman aşımı diye bir şey yoktur. Siz istediğiniz kadar kaçın onlardan, önünde sonunda varacağınız yer gerçeklerin çıkmaz sokağı olacaktır.
 
Hayatımızın en büyük gerçeği olan varlığınız sizce ne kadar gerçek? Bu dünyadaki ağırlığınız kaç okka hiç düşündünüz mü? Yoksa Mark Twain ‘Söz konusu kendimiz olunca gerçekler bizi ilgilendirmez’ diyerek asrın tespitini mi yaptı dersiniz? Daha ne kadar kendinize gelmemek için sahte adreslerde teselli bulup gerçeklerinizi yalanlarla aldatacaksınız? Daha ne kadar korkaklığınıza sarılıp sahteliğin nefesini üzerinizde hissedeceksiniz? Çıkın sahneye ve bütün mertliğinizle bağırın ben buyum diye. Emin olun hiç kimse böyle yaptığınız için sizi ayıplamayacak. En fazla cesur olduğunuz için kaybedecekleriniz korkaklar olacaktır hepsi bu. Her koyun kendi bacağından asılır diyen atalarımız bunları sadece Türkçe dersinde öğrenelim diye dememişler. Hayat denen en büyük derste bize ışık olsun diye söylemişler.
 
James Joyce ‘Kaçtığını düşünürken kendinle karşılaştın. Eve giden en kısa yol, en uzun olandır.’ Bu cümleden de anlaşıldığı gibi dünyanın neresine giderseniz gidin, ayaklarınız sizi uzaklaştırsa da kalbiniz sizi size getirecektir. İşte o zaman lütfen şu soruyu kendinize sorun. KİMSİN SEN? Aldığınız cevaplar sizi tatmin etmiyorsa hayatınızda yanlış giden bir şeyler var demektir. Yanlış giden de muhtemelen cesaretinizdir. Çünkü o olmadan hiçbir şey yolunda gitmiyor. Bu nedenle onu doğru yolda yürümeye davet edin. Başkalarının istekleri doğrultusunda yaşadığınız bir hayatınız varsa yönetiliyorsunuz demektir.
Bu da kendi hayatınız üzerinde söz hakkına sahip olmadığınızı gösteriyor. Bakmayın siz günümüz insanlarının şatafatlı hallerine. Benim için artık onlar da sıradanlaşmış varlıklardan başka bir şey değil. Tek dertleri sosyal medyada boy göstermek. Bizim boy gösterenlere değil, sevgisini gösterenlere ihtiyacımız var. Elini taşın altına koyup ben buradayım diyen dürüst, gerçek ve çıkarsız kişilere ihtiyacımız var. Herkes aynı düşünmek zorunda değil elbette ama en azından düşünebildiğimizi göstermeye ihtiyacımız var. Gerçeklerden kaçmak yerine onları kutsayan, önemseyen ve onlar için mücadele edenlere ihtiyacımız var. İmkânsız mı diyorsunuz. O zaman Che’ye kulak verin. ‘GERÇEKÇİ OL VE İMKÂNSIZI İSTE’.
Kalın sağlıcakla………
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
makale kategorileri
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş