Skip Navigation Links

Gençliğe Köşe Yazısı

En geç bir hafta sonra 2 milyondan fazla üniversite adayının kaderi,

seda ağçam

Gazete Köşesi   A+a-

seda ağçamseda ağçam 
seda@8gunhabercom
 aldıkları puanlarla belli olacak. Kimisi hedeflerine kavuşmanın sevincini yaşarken, kimisi de hayallerini bir sonraki seneye ertelemenin hüznüyle yarım kalacak. Kimisi de ismini sıfır çekenler listesine yazdırmaktan gurur duymasa da gazetelere manşet olmaktan kurtulamayacak. Geçen sene sıfır çekenlerin sayısı 38 binden fazlaydı. Peki, uzun soluklu bu maratonda kaç kişi gerçekten istediği bölüme yerleşebiliyor dersiniz? Bana sorarsanız bu sayı tahmin edilenden az. Çünkü benim de dâhil olduğum binlerce öğrenci, hayallerinin mesleğinden çok puanlarının yettiği meslek dallarını seçmek zorunda kalıyor. Bunu, gelecek yıla kalmayıp sene kaybı yaşamasın diye yapanlardan çok maddi durumu bir yıl daha hazırlanmaya yetmediği için tercih edenlerin sayısı bir hayli fazla. (satır başı)
Üniversite yollarına düşen milyonlarca öğrenci artık birey olmanın sevinci içinde bilinçli olması gerektiğini anlar. Eski alışkanlıklarına yenilerinin ekleneceğini fark eder. Ailesinden uzakta kendi başının çaresine bakmayı öğrenir. Bu süreç herkes için kolay olmayabilir. Çünkü ailesinin himayesinde yaşamış birey bu dönemde sudan çıkmış balığa döner. Farklı insanlar, farklı kültürler içinde kendine yer edinmeye çalışır. Nasıl ki askerlik için asker ocağı deniyorsa üniversite için de meslek ocağı denebilir. Tek farkı nerede okuyacağına öğrenci karar veriyor hepsi bu. Öğrenimini şehir dışında devam ettirecek olanlar kendilerini neyin beklediğini düşünür dururlar. Birkaç ay alışma dönemi içerisinde geçer. Üniversite hayatıyla birlikte şehri artı ve eksi yönleriyle tanır. Sonraki süreçte ise artık oranın yerlilerinden bile sayılabilir. 
 
 
Peki, üniversite bilim yuvası olduğuna göre öğrenciler bilimi tam anlamıyla öğreniyorlar mı? Gerçekten üniversiteler yapması gerekeni, vermesi gereken mesleki eğitimi hakkıyla aşılıyor mu? Kendimizi kandırmaya gerek yok. Üniversitelerin çoğu öğrencilerin kafasını lüzumsuz teorik bilgiyle donatıyor. İş sahasında bu bilgilerin nerede kullanılacağını bile bilmeyen öğrenciler pratik anlamda birçok anlamda eksik yetiştiriliyor. Bu sebepten ötürü diplomasını almış çiçeği burnunda gençlerimiz sandıkları gibi iş dünyasında yıldız gibi karşılanmaktan çok kara deliğin ortasında buluyorlar kendilerini. 
 
Nereden mi biliyorum? Bizatihi yaşadım da ondan. İlk iş deneyimim bitkisel yağ rafinasyonu yapan fabrikada başlamıştı. Oraya ilk gittiğimde, Allah’ım dedim içimden ben buranın hakkından gelebilir miyim acaba diye? Ne yalan söyleyeyim ilk başlarda gözüm çok korkmuştu. Yağ analizlerine ben bakacaktım. Yanlış yapmaktan, bir şeylerin ters gitmesinden müthiş korkardım. Benim bulacağım sonuçlar doğrultusunda hareket edilecekti çünkü. Ustamın kulakları çınlasın bir şey olmaz deyip motive ederdi beni. İşletmedeki cesaretimi ona borçluyum. Daha sonra mı? Daha sonrası size kalmış. Okulda öğrendiğiniz bilgilerle yapboz oynamayı bileceksiniz. Size verileni değerlendirerek, yorumlamayı başarmak zorundasınız. Azimle, yılmadan özveri göstermek zorundasınız. Okullar size nota öğretir. O notalardan beste yapmak ve altına imza atmak tamamen sizin işiniz. İş dünyasının aranılanı olmak istiyorsanız, daima kendinizi güncellemek size verilenle yetinmemek zorunda olup bilgiyi arayacaksınız. Bu bir kültürdür. Ünlü astrofizikçi Neil de Grasse’nin dediği gibi; ’Not ortalamanız kaç olursa olsun notlarınız hayatta giderek önemsiz hale geliyor. Çünkü hayatta kimse size not ortalamanızı sormayacak. Bunun tek önemi belli bir anda ne olduğunuzu göstermesidir. Bu da demek oluyor ki notlarınız, sizi hayatınızın geri kalanında temsil etmiyor.
 
Ne yazık ki üniversite gençliğinin büyük bir kısmı yolları aşındırmaktan, eğlence mekânlarından başka kendilerine bir şey katamadan mezun oluyorlar. Aydın insanlar diye nitelendirdiğimiz bu insanlar bırakın topluma ışık olmayı, daha kendi sorunlarına bile çare bulmaktan aciz durumdalar.
 
Memleket meselelerinden bihaber, sinema, tiyatro, kitap gibi kültür ve sanat etkinliklerinden uzakta kendilerini yetiştirdiklerini sanıyorlar. Aldıkları diploma onlara her kapıyı açar sanıyorlar, fakat fena halde yanılıyorlar. Düşünce anlamında yol kat etmemiş hiçbir üniversiteli birey nereye giderse gitsin kendinden bir şey katamaz. Onun için kendini her anlamda yetiştirmeli, farklı bakış açısıyla uyumlu, bilgili ve ilgili olmalıdır. Dar alana kendini hapsederek başarılı olacağını düşünen gençlere uyarımdır. Gençlik yıllarımızın enerjisiyle dolup taşarken, kendimizi her alanda donanımlı hale getirebilecek güce sahibiz.
 
Bu gücü bilgiye, güzelliğe, iyiliğe dönüştürmek, faydalı değişimlere kapı açmak varken neden bize faydası olmayan günlük eğlencelerin gölgesinde ölümü bekliyoruz? Delikanlı çağlarınızda neden bir delilik yapıp kendinize yatırım yapmıyorsunuz? Bence riske girmeye değer. Dünyayı keşfedin ki kendinizi yakından tanımanıza yardımcı olsun.
Unutmayın, Bir insanın üniversiteyi bitirmesine yardımcı olabilirsiniz; fakat istemezse ona düşünmeyi öğretemezsiniz (Henry Ford) İş başa düştü. Hayat karşınıza konulmuş bir aynadır. Siz ne yaparsınız aynada onu göreceksiniz. Birileri sizinle konuştuğunda kendisine ilham verin. Yanınızdan memnun ayrılmasını sağlayın. Bu yüzden tembellikle sızlanmayı bırakın ve kendinizi nasıl yetiştireceğinizi düşünün. Umarım düşünmeyi istiyorsunuzdur…:) Kalın sağlıcakla
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
makale kategorileri
ramazan bayrami 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet