Skip Navigation Links

İnsanlık Ayıbı

Eylül……

seda ağçam

Gazete Köşesi   A+a-

seda ağçamseda ağçam 
seda@8gunhabercom
Eylül……
düğüm düğüm oldu ismin boğazımda. Sonbaharın en sevilen ayını anlatmak isterdim adını duyunca. İnsanlığımızın sonbaharında koruyamadık seni, kopup gittin yaprak misali ardında bırakıp bizi utancımızla. Daha kaç kez yaşanacak bilmiyorum daha kaç beden feda edilecekti minicik bedenler uyanmamız için bilmiyorum. Bildiğim tek şey var çocukların bu şekilde öldüğü bir dünyada o insansılarla aynı havayı solumak istemiyorum.
 
Haberiniz oldu mu bilmiyorum ama sekiz yaşındaki Eylül Yağlıkara, Ankara’da 22 Haziran’da kaybolduktan sonra 29 Haziran’da bir tarlada toprağa gömülü halde bulundu. Yapılan incelemeler sonucunda cinsel istismara uğradığı ve kesin olmamakla birlikte boğularak öldürüldüğü ortaya çıktı. Bunu yapan, evli ve üç çocuk babası olan Uğur Koçyiğit adındaki caninin aracında Eylül’ün saçı ve kanı bulundu.
 
Siyasi karmaşanın gündemi bizi fazlasıyla meşgul ederken, 45 saniyelik bir haber olmaktan öteye gidemeyen bu tür olayların gün geçtikçe arttığının farkında mısınız? Küçücük bedenler üzerinden kendini tatmin eden bu vahşilerin nasıl bu kadar rahat hareket ettiğini bir kez olsun düşündünüz mü? En fazla sosyal medyada yapılan paylaşımlarla vicdanların rahatlatıldığı dar tepki platformunda ne kadar etkili olabilirsiniz? Ateş düştüğü yeri yakıyor nasıl olsa zihniyetiyle insan olmanın bir kez hakkını vermek hepimize ağır geliyor ne yazık ki? Einstein’in dediği gibi ‘Dünyanın kötü bir yer olması kötülerin yaptığı kötülüklerden değil iyilerin susmasındandır.’ Susarak, suya sabuna dokunmadan, bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık yaparak bu tür olayların önüne geçemeyiz.
 
Hukuki anlamda bile cinsel istismar vakalarında rızası vardı denilerek, İyi hal indirimi verilerek suçun failleri resmen ödüllendiriliyor. İdam ve hadım uygulamaları sadece kısa süreliğine gündeme getirilip başka bir olay yaşanana kadar rafa kaldırılıyor. Peki, sorarım vicdanlarımız böyle bir şeyi nasıl kaldırıyor? Gözü dönmüş iğrenç mahlûkların gözüne kestirdiği minicik bedenlerin maruz kaldığı o dehşeti düşünebiliyor musunuz? Kim bilir nasıl da direnmiştir. Ağzını kapatmak için o sefil yaratık kim bilir neler yaptı ona. Eylül bunlara tanık oldu ve Eylül gibi binlercesi. Leyla da kayıp yeşil yeşil bakan gözler şimdi kim bilir nelere tanık oluyordur. Dert olsun vicdanımıza, bir bardak su içemeyelim emi. Aynı evrende yaşamamalı çocuklar ve cellatlar ya ölmeli cellatlar ya da hiç doğmamalı çocuklar.(Che Guevara)
 
Bir başka insanlık ayıbı da bundan 25 sene evvel yaşandı. Sivas Katliamı olarak bilinen olayda 2 Temmuz 1993 yılında Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından düzenlenen şenlik sırasında Madımak Oteli ateşe verilmiş, çoğunluğu Alevi olan 33 yazar ve 2 otel çalışanı yanarak ya da dumandan boğularak hayatını kaybetmiştir. Olaylar karşıt görüşlü iki grubun tartışmasıyla başlamış, daha sonra Otel önündeki araçların ateşe verilmesiyle devam etmiştir. Aralarında Hasret Gültekin, Muhlis Akarsu, Metin Altıok, Nesimi Çimen gibi isimlerin hayatını kaybettiği katliamda Aziz Nesin’in de içinde bulunduğu 52 kişi de yaralanmıştır.
 
Olayların ekseninde din elden gidiyor naraları atan grup, insan yakmayı hak olarak gördü ama yitip giden insanlıklarının hiçbir dine mensup olamayacağını unuttular sanırım. İnsanın haksız yere birini öldürmesiyle, bütün insanlığı öldürmüş olacağını ifade eden Kuran-ı Kerim’in ilk emri olan oku kelimesine riayet eden sözde dindarlar sadece okumuşlar. Fakat oku kelimesinin ardındaki, anlayarak okumak kısmı sanırım onlara ağır geldi. İşte bu yüzden cehennemi uzaklarda ya da diğer dünyada aramayın. İnsanın cehennemi gene kendisidir.
 
İnsan bilmediğine düşmandır diyen Hz. Ali ne güzel ifade etmiş. Bilmediğimiz ya da bilmek istemediklerimiz yüzünden dünya tam bir kaos ortamı. Allah kendisine ortak koşulmaması gerektiğini söylüyor ama bakıyorum da din tüccarları bunu yapmaktan çekinmiyor. Allah bile insanı öldüğü gün yargılarmış. Fakat bazı kesimler insanı hem yargılıyor hem de cezasını kesiyor. Allah’ın yapması gerekeni kendisi yapıyor. Yakarak, yıkarak, asıp, keserek terbiye ettiklerini sandıkları tek şey iflah olmaz cahillikleri ve tavan yapmış egolarından başka bir şey değil. Anlamadıkları şu herkes kendi inancından sorumludur. İslam’da bile dinde zorlama yoktur ibaresi varken siz kim oluyorsunuz da insanları yakma hakkını kendinizde görecek kadar alçalıyorsunuz. İnsanlık ayıbı ortada iken kimsenin üstüne alınmaması da çok acı. Albert Camus ile bitireyim o zaman İnsan ‘Ne ise o olmayı’ reddeden tek mahlûktur. Yazar insanlığa sesleniyor. Yani özetle diyor ki İNSAN OL…..
 
Kalın sağlıcakla…….
 
 
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
makale kategorileri
 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet