Skip Navigation Links
Enerjisa-Toroslar

Bir Lodos Lazım Şimdi Bana Bir Kürek Bir Kayık

Hemen herkesin aklının bir köşesinde durur başka yerlere gitme isteği.

seda ağçam

Gazete Köşesi   A+a-

seda ağçamseda ağçam 
seda@8gunhabercom
Hemen herkesin aklının bir köşesinde durur başka yerlere gitme isteği. Sahil kasabası, beyaz badanalı küçük ev, ayağı kırık bir masa ve eskimeye yüz tutmuş sandalye özlemiyle yanıp tutuşanlarımızın sayısı az değil. Eşyam az olsun da kendime güvenimi yeniden tazeleyeyim der durur içinde durmadan. Her şeyi geride bırakmak düşüncesini besler büyütür avunmanın beşiğinde. Yaşanan onca şeyin acısını bir hayale sığdırıverir yorgun yüreğinde insan. Aynı düşünceler farklı zaman aralıklarında çalar kapıyı, ama açan olmaz hiç kimse. Neden mi? Çünkü insanlar sadece gitmek isterler. Ama gitmezler. Onlar gitme isteklerini büyütmüşlerdir düşlerinde, çekip gitmeyi değil. Gitmek cesaret isterdi o da bazılarında çok az bulunan bir meziyetti. O yüzden insanların çoğu, gitmek istemelere âşık olmuşlardır, gidebilenlerse zaten aşkın ta kendisiydi.
 
Bizi, gitmek istemelerin kucağına iten sebepleri düşünecek olursak, fazla düşünmemize gerek yok sanırım. Yaşadığımız yüzyıl cinnet halinde olduğundan, iyi olan ne varsa silip süpürdüğü için kendini tanıyamaz hale geldi insan. Kendi kendinin topuğuna sıkmış, aynı zamanda kendi mezarının kazıcısı olmuştur. Bu gerçekle yaşamak kimine ağır gelmiş hayatına kendi eliyle son vermiş, kimine ders olmuş bu durumu fırsata çevirip aklının ekmeğini yemiş, kimine de küçük çaplı depresyonlar yaşatarak gitmek istemelere teslim etmiştir. Pembe panjurlu ev hayalleri kuranların, hayallerinden vurulduğu bir dönemde karalar bağlamaktan başka bir işe yaramadığı hüzün duraklarındayız. Herkesin içine düştüğü bu kaos ortamından kurtulmak için formüller aramak yerine, tek teselli kaynağının, bulunduğu ortamı terk etmek isteği olduğunun farkındayız elbette.
 
Peki, gidince değişecek miydi her şey? Bizi kalbimizden yakalayıp zihnimizi ele geçiren umutsuzluğun yerine umut ekebilecek miydik sahiden? Gözlerimize farklı yerler gösterdiğimizde ruhumuzun manzarasını mutluluğa çevirebilecek miydik? Bu durum geçmişe karşı aldığımız tavırda gizlidir. Geçmiş tarafından kalbi kırılanlar gitmek isterler. Gitmekle adeta geçmişlerinden intikam almak isterler. Yıkılmadıklarını, devam edebilecek durumda olduklarını kanıtlamak adına yaparlar bunu. Aldıkları kararla hayatla yeniden anlaşma imzalarlar. Kaldıkları yerden daha güçlü daha tecrübeli şekilde devam etmek için yenilenmeye ihtiyaç duyduklarından olacak ki önce yerlerini değiştirmek isterler. Yani anlayacağınız gitmek geçmişe karşı yapılan koskoca bir eylemdir.
 
Kimisi de öyle bir gider ki dönüşü asla olmaz. İşte o yolculuğu düşünerek hareket etmek lazım gelir. Bugün kırıp döktüğünüz insanları yarın toplamak isteseniz de bulamayacağınız gerçeğiyle yaşayın lütfen. İnsanları gitmeye zorlamayın. Çünkü bir şeyin gitmesi için onu itmek gerekir. İtici davranarak gitmelere sebep olmayın. Bir gün öyle bir gideceğim ki; ardımdan bir avlu dolusu inan hep bir ağızdan ‘helal olsun’ diyecek. (Oğuz Bal) Ölüm sizin gideceğiniz son yer olacak. Ama bana soracak olursanız Sezen’e katılıyorum. Bir lodos lazım şimdi bana bir kürek, bir kayık…
Kalın sağlıcakla…
 
 
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
makale kategorileri
öne çıkanlar